Thesis Search




SEARCH RESULTS

On edge linking

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2015 Diğer
Kenar tespiti bircok bilgisayarlı görü ve imge işleme uygulamalarında temel ilk adımdır. Geleneksel kenar tespit algoritmalarının urettikleri ikili kenar haritalar coğunlukla birden fazla piksel genisliginde ve -ozellikle gurultulu resimlerde- parçalı kenar fragmanlarından oluştuğu için, uretilen ikili kenar haritasındaki boslukların doldurulması ve gurultulerin temizlenmesi için kenar baglama islemi kullanılmaktadır. Bir kenar baglama algoritması  ikili kenar haritasın isleyip yuksek kalitede (tek piksel genisliginde ve bitisik) kenar bölütleri uretmelidir. Bu bölütleri daha sonra çizgi, ark ve şekil tespiti, imge bolutleme, gibi birçok uygulamada kullanlabilirler. Bu tezde iki adet kenar baglama algoritması önerilmistir. İlk önerilen algoritma Canny kenar tespit algoritmas tarafından uretilen ikili kenar haritalarını, yakın zamanda önerilen Kenar Çizme algoritmasının Akıllı Rotalama adımın kullanarak çalışan, bu sebeple CannySR olarak adlandırılan bir algoritmadr. Ikinci onerilen algoritma ise girdi olarak herhangi bir kenar tespit algoritmas tarafndan uretilen bir kenar haritas alp bunu kenar bolutlerine cevirir. Bu islem esnasında kenar haritası içindeki bir piksel buyuklugundeki bosluklar doldurur, gurultulu kenar piksel grupların temizler ve birkac piksel genisligindeki kenar piksel olusumlarn inceltir. Bu algoritma kenar haritası uzerinde geçmis hareketlerinden uretilen ongoruler ile hareket ettiği için Öngörülü Kenar Baglama (PEL) olarak adlandırılır. PEL ve CannySR'nin performans öncelikle görsel deneyler vasıtasıyla nitel olarak degerlendirilmistir. Nicel degerlendirme ise Berkeley Bolut Kyaslama (BSDS 300)'nın dogruluk-hatrlama çerçevesi içinde gerceklestirilmistir.  Onerilen algoritmalar hem Canny ile hem de dogal bir kenar bolut tespit algoritmas  olan Kenar Çizme algoritmas ile karslastrlmstr. Hem gorsel, hem de nicel degerlendirmeler onerilen CannySR ve PEL kenar baglama algoritmalar nn geleneksel kenar tespit algoritmalar tarafndan uretilen ikili kenar haritalarnn sekilsel kalitelerini buyuk olcude iyilestirdigini gostermektedir. Ayrca algoritmalar cok ksa zamanda calsmaktadr, ve bu sebeple gercek zamanl uygulamalar için cok uygun olacaklar dusunulmektedir.

On 𝜹-primary hiperideals and fuzzy hiperideals expansions

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Diğer
Bu çalışmada, hiper grup, hiper halka ve hiper ideal kavramları incelenecektir. Değişmeli halkada ikili işlem toplama ve çarpma iken, hiper halkada toplama işlemi hiper işlem ve çarpma işlemi ise Krasner hiper halkadaki ikili işlem olmaktadır ve bazen toplama ve çarpma da hiper işlem olmaktadır. Hiper halkaların hiper idealleri üzerine odaklanacağız. Krasner metodunu kullanarak hiper halka inşa edilecek ve asal, asalımsı ve maksimal hiper idealler ile ilgili bazı örnekler verilecektir. Daha sonra, homomorfizma, hiper halka izomorfizma teoremleri ve hiper idealler için Çin Kalan Teoremi'ni tartışılacaktır. Ardından, hiper ideallerin genişlemesi ve daralmasını çalışacağız. Dördüncü bölümde asalımsı hiper idealler hakkında temel sonuçlar verilecektir. Hiperideallerin asalımsı ayrışımlarının tek olmadığını göstereceğiz. Son olarak, yarı hiper halkaların ve bulanık hiper halkaların ?-asalımsı hiper ideal genişlemesi kavramını sunacağız.

On the optimization of support vector machines performance for wheat classification

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Mekatronik Mühendisliği Bilim Dalı
Yüksek genelleme yetenekleriyle tanınan destek vektör makineleri (SVM'ler) yaygın olarak kullanılan güçlü bir makine öğrenme (machine learning) algoritmasıdır. Bununla birlikte, değerleri performanslarında önemli bir rol oynayan ve eldeki veri kümesine göre ayarlanması gereken bazı hiper-parametreleri içerirler. Sonuç olarak, bu çalışma öncelikle hiper-parametrelerini etkili bir şekilde ayarlayarak dört farklı SVM tipinin performansını artırmayı amaçlamaktadır. Bu dört tür, Gauss, polinom, sigmoid SVM'ler ve ağırlıklı bir Gauss ve polinom SVM toplamıdır (bundan böyle hybrid-kernel SVM'ler olarak anılacaktır). Bu çalışma kapsamında, buğday çeşitlerini sınıflandırmak amacı ile veri kümesine göre hiper-parametreleri ayarlamak için beş meta-sezgisel optimizasyon algoritması uygulanmakta ve yukarıda anlatılan SVM performansları Buğday Çeşitleri very kümesine (wheat varieties data set) uygulanmaktadır. Bu beş algoritma, yapay arı kolonisi (ABC), öğretme-öğrenme tabanlı optimizasyon (TLBO) algoritması, guguklu arama (CS), derinlemesine arama çerçevesine sahip ABC (DFSABC) ve öğretme-öğrenme tabanlı ABC'dir (TLABC). Sonuçlar, dört SVM sınıflandırıcısının performansının önemli ölçüde iyileştirildiğini göstermektedir. Gauss, polinom, sigmoid ve hybrid-kernel SVM'lerin en iyi sınıflandırma doğruluğu sırasıyla %98.57, %98.10, %98.10 ve %97.62'dir. Bu sonuçlar literatürde, aynı veri kümesi baz alınarak daha önce belgelenmiş sonuçlardan daha iyidir. Genel olarak, Gauss SVM'leri birinci, sigmoid SVM'ler ise sınıflandırma doğruluğu ve hesaplama süresine göre ikinci sırada yer almaktadır. Meta-sezgisel algoritmalar ile ilgili olarak, ABC bu problemde en kötü yakınsamaya sahipken, diğer dört algoritma neredeyse benzer yakınsamalar sergiler. Bununla birlikte, hem yakınsama hem de hesap zamanı göz önüne alındığında, DFSABC diğerlerinden biraz daha iyi performans sergilediği tespit edilmiştir.

On the performance of cooperative diversity with amplify-and-forward relays over weibull fading channels

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Telekomünikasyon Mühendisliği Bilim Dalı
Kablosuz iletişim kanalı, gürültü, yol kaybı, sönümleme, gölgelendirme ve parazit gibi çok fazla kanal bozukluğuna maruz kalmaktadır. Bu bozucu faktörlerin hepsinde, çoklu yol ile üretilen sönümleme, iletilen iki veya daha fazla sürüm arasındaki parazitten dolayı en şiddetli sinyali ve bu sinyal amplitüdünün kısa sürede hızlı rastgele dalgalanması sonucunda sistemin güvenilirliğini ve performansını önemli ölçüde düşürür ve güvenilirlik sağlar. Bu nedenle, son yıllarda kablosuz iletişimde performans iyileştirme çok araştırma konusu olmuş, çok yollu sönümleme etkisini azaltmak ve kablosuz kanalları geliştirmek için farklı yöntem ve teknikler uygulanmıştır. Araştırmacılar tarafından önerilen etkin yöntemlerden biri, MIMO tarafından kısaca belirtilmiş çoklu girişli çoklu çıkış sistemleri olarak adlandırılan bir yöntemdi. Bu teknik, aynı zamanda anten alanı çeşitliliği olarak da adlandırılır ve kablosuz iletişimde sönümlemenın zararlı etkilerini hafifletmek için güçlü araçlarını yeniden üretir; MIMO'nun arkasındaki temel fikirler, iletimde ve alıcı düğümlerde çoklu antenlerin kullanılmasıyla çeşitlilik yaratır; alıcı, bir sinyal yerine gönderici sinyallerinin birden çok kopyasını gönderir, bu yüzden sinyallerin tüm kopyalarının aynı anda sön ihtimali son derece düşüktür. MIMO'nun bir başka önemli avantajı, gerekli bant genişliği veya yayın gücündeki artış olmaksızın kanal kapasitesinde potansiyel olarak artmaktadır. Tüm bu varlıklara rağmen, MIMO, ekipmanların büyüklüğü, hesaplama kapasitesi gereksinimleri ve güç tüketimi nedeniyle modern kablosuz cihazlara yerleştirilmesinde pratik kısıtlamalara sahiptir. Bu kısıtlamaları ortadan kaldırmak için, verici ve alıcı düğümlerde tekli anten kullanabilen alternatif bir teknik önerilmiştir; işbirlikli iletişimi, kablosuz ortamın yayın niteliğinden yararlanır ve komşu röle düğümlerinin, kaynak düğümlerden hedef düğümlere bilgi ileterek işbirliği yapmasına izin verir , işbirliğine dayalı iletişim, MIMO sistemlerine anten alan çeşitliliği kazandırır, kapsama alanını arttırır ve vericide büyük güç kullanmaya gerek kalmadan kanal kapasitesini önemli ölçüde arttırır. Bir işbirlikli evresi iki zaman aralığından oluşur. İlk zaman aralığında kaynak, rölelere ve hedefe bir sembol yayınlar. İkinci zaman diliminde, röleler alınan sembolü işler ve bazı spesifik röle stratejisine veya protokolüne göre hedefe yönlendirir. Günümüzde farklı geçiş stratejilerinin bütün bir yelpazesi mevcuttur ancak küresel olarak iki büyük gruba ayrılabilir: Çöz ve Aktar (DF) ya da non-rejeneratif ve Kuvvetlendir ve Aktar (AF) ya da rejeneratif, literatürde başka bir sınıflandırma bulunabilir, ancak bu tezin sonucunda yukarıdaki sınıflamayı inceleyeceğiz ve ayrıca, geçiş stratejisinin ortogonal kanal modunda çalıştığını ve Zaman Dupleks Birimi'nin terminallerin sınırlamasından dolayı sembolleri iletmek ve almak için kullanıldığını varsayacağız aynı zamanda aynı frekansta. Kuvvetlendir ve Aktar (AF), kaynak düğümden gelen sinyali yükseltmek

On the road to Turkey's EU membership: Analyzing the Dilemma of eu accession

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Türkiye geçmişten günümüze AB'ye katılmaya çalışan ülkelerden biridir.Fakat Türkiye'nin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel kimlikleri açısından çeşitli ikilemler ve sınırlamalar nedeniyle AB'ye katılma çabaları halen başarısız. Dolaysıyla, Türkiye'nin AB'ye katılmasına karşı birçok argüman var. Bu araştırmanın amacı; 1) Türkiye'nin üye ülkeler tarafından AB'ye kabul edilmeme nedenlerini analiz etmek, 2) Türkiye'nin AB üyeliği için halen sorun teşkil eden yeni bilgi ve bağlamsal çeşitlemeleri geliştirmektir. Bu araştırma, çeşitli deneysel çalışmalar üzerine yoğunlaşarak hem nitel hem de nicel yöntemleri kullanmaktadır. Bu çalışmanın sonuçları; Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda, demokraside yaşanan kırılmalar nedeniyle mevcut siyasi sorunlar, Kürt azınlık meselesinin ihlal edilmesi, ekonomik ikilem ve Türkiye'nin dini ve kültürel boyutundaki kimlik sorunu gibi bazı sorunları mevcuttur. Bu muhtemelen gelecekte AB üyesi ülkeleri de etkileyecektir. Aynı zamanda, bu çalışmanın bulgularına dayanarak, Türkiye'nin AB üyeliğine kabul edilmesi halinde, AB'nin hem sosyal açıdan, hem de güçlü ekonomik, siyasi ve güvenlik konularında fayda sağlayacağı sonucuna varıldı.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi kampüs alanı ve çevresindeki hypericum perforatum (Sarı kantaron)'dan izole edilen fungusların moleküler karakterizasyonu

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Bitkiler birçok biyomolekülü üretme potansiyelleri nedeniyle ilgiyi üzerine çeken organizmalardır. Bu bileşiklerin birçok alanda önemli kullanımı söz konusudur. Yapılan çalışmalar bitkilerle yakın ilişki halinde yaşayan organizmalar olan fungusların ve bakterilerin hem birlikte hem de bitkilerden bağımsız olarak birçok önemli biyomolekülü üretebildiğini de gösterilmiştir. Son yıllarda giderek artan çevre kirliliği ve artan kirliliğin bertarafı için yapılması gerekenler sürdürebilirlik konusundaki tartışmaların gündeme taşımıştır. Bu bağlamda bitkiler ve onların yakın dostu olan funguslar ve bakteriler çok önemli bir kapasiteyi barındırmaktadır. Bitki ve fungusların birlikte faaliyeti toprağın iyileştirilmesi sürecine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu bakımdan sürdürebilirlik açısından önemlidirler. Çevreyle dost teknolojiler (organik tarım, biyoremediasyon, biyoleaching, biyoprosessing, biyomining ve biyogübre vd.) geliştirmek açısından da söz konusu kapasite giderek önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, Ondokuz Mayıs Üniversitesi kampüs alanı ve çevresinden toplanan Hypericum perforatum bitkilerin kök bölgesinden endofitik ve rizosfer florasına ait funguslar izole edilmiştir. Gruplandırılan örneklerden seçim yapılarak bazılarının rDNA-ITS gen filogenisi ile grupların hangi organizmalar ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Hypericum perforatum'dan izole edilen 19 endofitik funguslarının morfolojik, moleküler karakterizasyonu yapılmıştır. 13'ü Fusarium cinsine ait olan endofitik fungusa, 5'inin Diaporthe cinsine ait endofitik fungusa ve 1'inin Ilyonectria torresensis türü ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Bitkilerle birlikte toplanan tohumlar kullanılarak söz konusu organizmaların çimlenme ve gelişmeye olan etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. H. perforatum tohumları kullanılarak in vitro çoğaltımı için, bitkinin tohum çimlenmesi ve fide gelişimi üzerine etkili parametreler belirlenmiştir. Uygun bir yöntem yardımıyla tohum çimlenmesi ve fide gelişmesi gerçekleştirilmiştir. Anahtar kelimeler: Hypericum perforatum, endofitik mikroorganizmalar, in vitro çoğaltımı

Online identity for Somali youth on social media: A study of Mogadishu youth

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Sosyal medya, gittikçe artarak Somali'li gençlerin hayatlarının önemli bir parçası haline gelmektedir. Sosyal medya ve diğer yeni medya üzerinde yapılan araştırmalar Somali'de çok sınırlıdır. Bununla birlikte bu çalışma, Somali'li gençlerin sosyal medya kullanımını ve kendilerini ifade etme şekillerini incelemeyi amaçlar. Bu çalışma, başkent Mogadişu'da yaşayan yirmi Somali'li genç ile yapılan nitel çalışma sonucu gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar 18 ile 25 yaş arasındadır. Sonuçlar, Facebook, İnstagram, Snapchat ve Twitter'ın en çok gençler tarafından kullanıldığını gösteriyor. Bu alanları kullanmalarının en önemli sebepleri; bilgi edinme, fikir ve düşüncelerin paylaşımı, iletişim, yeni insanlarla tanışmak ve eğlencedir. Bulgular ayrıca, gençlerin sosyal medyada, izleyiciler bazında farklı kimlik ifadeleri yaşadıklarını ortaya koymaktadır. Gençler, İnstagram ve Snapchat'te daha açık, rahat ve serbest bir şekilde kendilerini paylaşırken Facebook'ta daha seçici olarak kendilerini ifade etmektedirler. Ayrıca araştırma, Somali'li gençlerin çevrimiçi kimlik yönetimini açıklamaktadır. Genel olarak, sonuçlar Somali gençliğinin sosyal medyadaki çevrimiçi kimliğini anlama konusundaki bilgi açığını gidermeye katkıda bulunacaktır. Anahtar Sözcükler: Sosyal medya, Sosyal iletişim ağları, Çevrimiçi Kimlik, Facebook, Instagram, Snapchat, Somali, Gençler

Operasyonel risk yönetiminin finansal kurumlar üzerindeki etkisi: (Bankacılık sektöründe bir uygulama)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2014 Finansal Piyasalar ve Yatırım Yönetimi Bilim Dalı
Operasyonel risk, 1990'lı yıllardan bu yana finansal piyasaları en çok etkileyen risk faktörü olarak bütün risklerin temelinde bulunmaktadır. Özellikle uluslararası düzeyinde faaliyet gösteren Barings ve Daiwa gibi bankalarda yaşanan zarar olaylarının teleminde operasyonel riskin var olduğu finansal kuruluşların başında olan bankaların operasyonel risk bilincini daha da artırarak operasyonel risk yönetimine yönelik daha duyarlı hale getirmiştir. Finansal piyasalara tehdit oluşturan piyasa riski, kredi riski, likidite riski ve tüm diğer riskler ile operasyonel risk arasında doğrudan ya da dolaylı bir ilişki vardır. Operasyonel risk ile diğer riskler arasındaki ilişki ve etkilenme derecesinin operasyonel risk yönetiminin uygulanması ile tespit edilerek finansal kuruluşlarda yaşanabilecek tüm riskleri asgari düzeye indirilebilir. Bu çalışmada genel anlamda operasyonel risk yönetiminin bankalarda ortaya çıkan finansal riskler ile ilişkisi incelenmeye çalışılmıştır.

Opinions of social work lecturers and social work students about the relationship between education and youth unemployment: Example of Mbale district, Uganda

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Sosyal Hizmet Bilim Dalı
Bu araştırma, çalışma alanı olarak Mbale bölgesini kullanarak Uganda'daki eğitim ve genç işsizliği arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Genç nüfusun artışı ekonomik durgunluk ile birleşince iş olanağının azalmasına neden olmuştur. Eğitim gençlerin işgücü piyasasına erişimini sağlamaktadır, ancak bir eğitim kurumundan mezun olmak gençlerin işsiz kalmasını engellememektedir. Burada sorulması gereken soru, eğitimli olmalarına rağmen gençlerin çoğunun neden işsiz kalmalarıdır. İki farklı fakat yakından ilişkili yarı yapılandırılmış görüşme rehberi formunun kullanımını içeren nitel bir araştırma tasarımı benimsenmiştir. 15'i sosyal hizmet öğrencisi, 5'i öğretim elemanı yani 20 katılımcı ile yapılmıştır. Saha çalışması, Ocak-Mart 2019 aylar arasında gerçekleştirilmiştir. Görüşlerini analizinda tematik kodlama ve evri analizi kullanılarak MAXQDA 2018 yazılımı ile gerçekleştirilmiştir. Analizin sonucu, bölgedeki gençler arasında gerçekten işsizliğin yüksek olduğunu ve bunun kamu ve politika yapıcılar için genel bir endişe haline geldiğini ortaya koymaktadır. Birçok aile, çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak için eğitime güveniyor, ancak eğitimin işsizliğin sebeplerden biri olduğu söylenebilir. Uganda'nın eğitim sisteminin mezunlarla pazarın ihtiyaçları arasındaki uyuşmazlığı teşvik ettiği tespit edildi. İdeoloji eksikliği, eğitim sisteminin ticarileştirilmesi, yetersiz ve yetenekli eğitim öğretmenleri, Uganda'daki zayıf müfredat geliştirmesi ve elitist eğitim sistemi, tespit edilen başlıca zorluklardan bazılarıdır. Yetersiz girişimcilik becerileri, ekonomideki işgücü için düşük toplam talep seviyesi, yolsuzluk, yoksulluk, ilçedeki genç işsizliğinin diğer nedenleri arasındadır. Eğitimin işsizlikle doğrudan bir ilişkisi olmayabilir, ancak işgücü ile ilgili diğer konularla güçlü bir bağlantısı vardır. Bu nedenle, bulgular, hükümetin, Uganda'nın eğitim sisteminin temelleri olduğu için ilkokullara tahsis edilen kaynaklar konusunda eğitim sektörüne daha fazla dikkat etmesi gerektiğini, ayrıca müfredata da gözden geçirilmeli ki öğrencilere erken yaşta uzmanlaşmaları için izin verilsin.

Opportunities and challenges of federalism in Somalia

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı
Somali'de, Somaliland, Puntland, Jubaland, Gal-mudug, Güneybatı ve Hirshabelle gibi altı ayrı federal bölgeye ayrılmıştır. Ülkenin bazı bölgelerinde özerk hükümete rağmen, federalizmin sonuçları anlaşılmalıdır. Bu nedenle, çalışma Somali'deki federalizmin fırsatlarını ve zorluklarını araştırmıştır. Bu tezin ana hedefi Somali'deki federalizmin fırsatlarını ve zorluklarını incelemek, Somali halkına hangi hükümet yapısının uygun olduğunu anlamaktır. Bu çalışma esas olarak Somali'deki federalizmin fırsatlarını ve zorluklarını tespit etmede ve ayrıca federalizm hakkında ek bilgilere katkıda bulunmada önemli bir rol oynamaktadır. Araştırmacı Somali Federal Hükümeti'nin 2004 ve 2020 yılları arasında bir örnek olay incelemesi olan Somali'deki federalizmin fırsatları ve zorluklarına odaklandı, bu zaman kapsamı araştırılan soruna yeterli bilgi sağlamaktadır. Araştırmanın hedef kitlesi hükümet yetkilileri, politikacılar, kabile büyükleri, öğrenci ve aydınlara odaklanmaktadır. Kabul edilen anket ile veri toplamak için kullanılan araştırmacı, toplanan veriler tablo haline getirilmiş ve sosyal bilimciler (SPSS 20.0) sürümü için istatistiksel paket kullanılarak elektronik olarak işlenmiştir. Çalışma sonuçları, en fazla yanıt verenin Somali'deki federalizm fırsatlarından tarafsız olduğu ve bu hedef için ortalama 3.22 endeksi ile sonuçlandığı sonucuna varmıştır. Ek olarak, araştırmacı Somali'deki federalizm fırsatlarının gerekli olmadığını açıkça ortaya koymuştur. Öte yandan, katılımcıların çoğu Somali'deki federalizmin zorluklarına önemli ölçüde katılmış, bu da 3.58'in bu hedefi için ortalama bir endekstir. Ayrıca, federalizmin zorluklarının fırsatlarından daha büyük olduğunu ortaya çıkmıştır. Araştırmacı, Somali halkının güç dağılımı, federalizmin yol açtığı doğal kaynaklar ile ilgili çatışmayı azaltmak ve aynı zamanda federal hükümet ve federal üye devletler arasında siyasi diyalog, uzlaşma süreci kurmak için federalizm hakkındaki bilgilerinin artırılmasını önermektedir. Anahtar kelimeler: Federalizm, Somali, Fırsatlar, Zorlukları

Opportunities and development of e-health in Africa: Gabon case

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2017 Diğer
E-Sağlık, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi amacıyla sağlık bilgilerini daha iyi bir şekilde toplamak, analiz etmek, yönetmek ve paylaşmak için Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin kullanılması anlamına gelmektedir. Günümüzde e-Sağiık, dünyanın dört bir yanındaki gelişmiş ülkelerin dikkatini çekmekte ve bu ülkelerde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu deneyimler, e-Sağlık'ın uygulamalarının önemli ölçüde yararlar sağlayarak, sağlık sistemleri için uygun, sürdürülebilir ve zorlu çözümler sunabildiğini göstermiştir. Farklı deneyimlerden hareketle, Afrika ülkelerinin de sağlık hizmetlerinin kalitesini iyileştirme için e-Sağlık teknolojilerini uygulamalarını verimli bir şekilde kullanabilecekleri görülmektedir. Bu tezde, büyük verilerin depolanması, yönetilmesi ve işlenmesinde kullanılan özelliklere, teknolojilere ve araçlara dayalı olarak Afrika ülkelerinde e-Sağlık sistemlerinin gelişimini ve bu alandaki başlıca fırsatları ele almaktadır. Tezde, e-Sağlık uygulamalarında aşılması gereken zorlukların ele alındığı durum çalışmasında gelişmekte olan bir Afrika ülkesi olarak Gabon seçilmiş ve bu amaçla bir örnek e-Sağlık web sitesi yapılmıştır. Gabon'daki genel sağlık durumu göz önüne alındığında, bu yenilikçi e-Sağlık çözümleri, mali açıdan uygun maliyetli, güvenilir ve daha etkili sağlık hizmetleri sunmak amacıyla yasal çerçeve ve fonksiyonel stratejiler oluşturarak başarılabilir. Bu bağlamda, sağlık hizmetlerinin karşılanmasında hem özel sektörün hem de politika yapıcı olarak hükümetin çok çaba harcaması ve bilgi teknolojilerinin uygulanması için daha aktif hareket etmeleri gerekmektedir.

Optimal energy efficient sensor network design

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2016 Diğer
Kablosuz algılayıcı ağlar çok sayıda kaynak-kısıtlı algılayıcı düğüm ve sabit (veya mobil) baz istasyonundan oluşur. Bu algılayıcı düğümler genelde küçük pillerle çalışırlar ve pillerin değiştirilmeleri zordur; dolayısıyla, algılayıcıların sahip olduğu enerjinin mümkün olduğunca verimli bir şekilde kullanılması esastır. Enerjiyi tasarruflu kullanmanın bir yolu, kümeleme kullanarak ağdaki trafik miktarınıazaltmaktır. Kümelemede,bazı algılayıcı düğümler gruplanır; gruplanan bu algılayıcı düğümlerden gelen bilgiler birleştirilir, sıkıştırılır ve kompakt hale getirilen bu veri artık baz istasyonuna gönderilir.Ancak bu yaklaşım, optimum küme sayısının belirlenmesi ve kümeler içinde küme başkanlarının seçilmesi gibi bazı sorunları da beraberinde getirmektedir.Bu tezde, kablosuz algılayıcı ağların eylemsel yaşam sürelerini uzatmak için bazı enerji tasarruf teknikleri önerilmektedir. İlk olarak, tek atlamalı çoktürel (heterojen) kablosuz algılayıcı ağlar için, kümeleme-tabanlı yeni bir enerji verimli protokol önerilmiştir. Bu protokolde, küme başkanları kanal durum bilgisi ve minimum kalan enerji kullanılarak seçilmiştir. İkinci olarak, enerji-kısıtlı kablosuz algılayıcı ağlar için özgün bir işbirliği stratejisi sunulmuştur. Üçüncü olarak, enerji verimli kablosuz algılayıcı ağlar için gelişmiş küme başkanı seçme tekniği incelenmiştir. Bu teknikte, küme başkanları kalan enerji, mesafe ve optimum küme sayıları dikkate alınarak seçilmektedir. Son olarak, kablosuz algılayıcı ağların pratik yönleriCC2450 yongalı düşük enerjili bluetooth düğümü, AP2 alıcı-verici modülüne sahip ANT ve Texas Instrument'ın ZigBee modüllerinin mevcut bulunan IEEE 802.15.4 gerçeklemeleri analizi yoluyla çalışılmıştır.

Optimal high-speed rail route selection using GIS, remote sensing, and multi-criteria decision analysis techniques

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2022 Diğer
Yüksek hızlı trenler (YHT), seyahat süresinin azaltılması, düşük seyahat maliyetleri, zaman tasarrufu ve çevre açısından en verimli ulaşım türüdür. En uygun YHT güzergâh seçimi, dikkate alınması gereken çeşitli faktörleri içeren çok önemli ve karmaşık bir süreçtir. Coğrafi bilgi sistemi (CBS) ve uzaktan algılamanın (UA) çok kriterli karar verme analizi (ÇKKVA) teknikleri ile entegrasyonu, yollar, demiryolları, YHT vb. farklı yönlendirme problemlerinde kullanılmıştır. Bu çalışmada, Afganistan'daki Kabil ve Kandahar şehirleri arasında en uygun YHT rotasını oluşturmak için CBS tabanlı bir ÇKKVA yöntemi benimsenmiştir. YHT rota konumu üzerindeki etkili faktörler ve bunların göreceli önemi, ulaştırma sektörü uzmanları tarafından gerçekleştirilen anketlerle belirlenmiştir. YHT güzergahında etkili faktörlerin ağırlıklarını hesaplamak için bulanık analitik hiyerarşi prosesi (bulanık-AHP) ve analitik hiyerarşi prosesi (AHP) ÇKKVA yöntemleri kullanılmıştır. YHT güzergâh yer seçiminde eğim, arazi kullanımı/arazi örtüsü (AKAÖ), toprak tipleri, nehirlerden uzaklık, yollara yakınlık, yerleşim alanları/şehirlere yakınlık, heyelan riski, kar çığ riski, taşkın riski ve faylardan uzaklık etkili faktörler olarak değerlendirilmiştir. Heyelan, kar çığ ve sel duyarlılık katmanları/haritalarının türetilmesi için ayrı analizler yapılmıştır. Heyelan, çığ ve sel duyarlılık değerlendirmelerinde dikkate alınan faktörlerin ağırlıkları ve göreli önemlerini hesaplamak için bulanık-AHP yöntemi de kullanılmıştır; heyelan, çığ ve sel, YHT yönlendirmesi için faktör olarak kabul edilir. Sonuçlar, bu çalışmada benimsenen metodolojinin, geometrik olarak en kısa, ekonomik olarak en düşük maliyetli, doğal afet riski açısından en güvenli ve işlevsel olarak geniş bir hizmet yelpazesi ile en uygun YHT rotasını başarıyla oluşturduğunu göstermektedir. Güzergâh 502 km uzunluğunda ve üç komşu şehirleri Kabil ve Kandahar şehirleriyle birleştiriyor. Güzergahın yaklaşık 470.05 km'si %4'ten az eğime sahipken, 30.35 km'si %4-10 ve 1.93 km'si %10'dan fazla eğime sahiptir. Çalışmanın sonuçları, ulaşım planlamacılarının YHT uygunluk haritasını kullanarak sahada ayrıntılı bir araştırma yapmalarını ve güzergahın merkez çizgisini belirlemek için bu çalışmadaki oluşturulan güzergâh etrafında topoğrafik araştırma yapmalarını sağlayacaktır. Ayrıca, elde edilen sonuçlar arazi yeniden düzenlemesi ve gelecekteki arazi kullanım gelişimi için arazi kullanım planlamacıları için iyi bir bilgi kaynağı olabilecektir.

Optimal integration and development of control strategy to minimize power losses in smart distribution grids using distributed energy resources (DERs)

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Diğer
Son yıllarda, uygun şekilde dağıtılmış enerji kaynakları kullanılarak akıllı dağıtım şebekelerinin aktif güç kaybını azaltmaya yönelik büyük ilgi vardır. Bu tez akıllı dağıtım şebekelerindeki aktif ve reaktif güç kayıplarını tahmin etmek için tam ve yaklaşık formülü sunmaktadır. Yük profillerine dayanan geliştirilmiş formüller, Elgerd'in güç kaybı formülleriyle elde edilir. Yük profilinin tahmin edilmesi için, ortalama yük talebi ve yük sınırlamaları gibi çeşitli parametreleri dikkate alarak basit bir model içersinde önerilmektedir. Türetilmiş yük modeli ve kayıp formülleri, 13 ve 69 baralı dağıtım sisteminde uygulaması ile birlikte sunulmuştur. Sonuçlar, güç akışı hesapları ile geliştirilmiş formüllerin son değerleri karşılaştırıldığında, önerilen formüller güç kayıplarını yüksek hassasiyetle tahmin edilebileceğini göstermektedir. Üstelik, önerilen bu formüllerin bazıları, en düşük aktif kayıp seviyesine ulaşmak için dağıtım şebekesine entegre edilebilen DG'nin optimal üretim profillerini/ büyüklüğünü ve konumunu tahmin etmek amacıyla yeni bir analitik yaklaşım sunarak kullanılmıştır. Bu yaklaşım, günlük yük profilleri, DG'nin en iyi güç limitleri ve trafo merkezinin değişen enjekte edilmiş güç profillerini içeren önemli parametrelerinin, dağıtım şebekesinin minimum aktif kaybı ve DG'nin optimal hesaplamaları üzerindeki etkisini ele almıştır. Hızlı bir şekilde DG'nin konum belirlemesi için bu yaklaşımda dört farklı senaryo ile birlikte yeni bir aktif kayıp ifadesi kullanılmıştır. İlaveten, elde edilen optimal aktif üretim profili, yenilenebilir DG'lerin enerjisini yönetmek yoluyla en yüksek kayıp azaltma oranına ulaşmak amacıyla değerlendirilmiştir. Sunulan analitik yaklaşımlar yardımıyla çoklu DG'lerinin şebekelere entegre edilmesi üzerinde durulmuştur. Ayrıca bu tezde, 13 ve 69 nolu baraların dağıtım şebekeleri ve Türkiye'de gerçek bir dağıtım şebekesi (86 düğüm sistemi) üzerinde uygulanarak analitik yaklaşımın geçerliliğinin kontrol edilmesi için kapsamlı yük akış yöntemi kullanılmıştır. Bu yaklaşımla bulunan sonuçlar, DG'lerin optimal konumunun ve profilinin / boyutunun tahmin edilebilirliğini göstermektedir.

Optimal placement of electric vehicle charging stations on a distribution network

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2019 Diğer
Uluslararası sivil toplum ve bilim kuruluşları enerji ve çevre kirliliği gibi başlıkların öncelikli konular olduğu konusunda hemfikirdir. Bu nedenle günümüzde elektrikli araç kullanımı isteğe bağlı olmaktan çıkıp bir zorunluluk haline gelmeye başlamıştır. Buna ek olarak, bu araçlar hava kirliliğinin azaltılmasında önemli rol oynamaktadır. Bu kapsamda enerji tüketimi arzı, petrol ürünlerinden elektrik enerjisine doğru yönelmeye başlamıştır ve bu temiz bir gelecek için gerekli olan ön şartlardan biridir. Ancak, elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla şarj istasyonlarının konumlanması elektrik dağıtıcıları için önemli bir problem olarak ortaya çıkmıştır. Bu problemler özellikle istasyonların nerede olacağı ve şebekeye nasıl etki edecektir. Hâlihazırda bu problemlerin kısıtlı sayıda değişkenler kullanılarak karmaşık algoritmalarla çözüldüğü görülmektedir. Bu tez çalışmasında, Ankara ili elektrik şebekesinde bulunan transformatörlerin konumlarına göre, elektrikli araçlar için şarj istasyonlarının konumlandırılma senaryosu oluşturulmuş ve çözüm algoritmaları tanımlanmıştır. Bununla birlikte, ilk defa önerilen özgün algoritma kullanılarak tüketilen elektrik enerji miktarı hesaplanmıştır. Daha sonra olası istasyonların konumları tam olarak tanımlanmıştır. Konumlama yapılırken öncelikle şebekenin alt yapısı tanıtılarak, konum ayrıntıları algoritma haline getirilmiştir. Elde edilen algoritma ilgili bölgenin verileri kullanılarak test edilmiştir. Test sonucunda elektrik araç şarj cihazları için teknik ve bölgesel olarak uygun konumların bulunduğu ve geliştirilen algoritmanın farklı tahmin algoritmalarına uyum sağladığı görülmüştür.

Optimal sizing of the photovoltaic system with battery storage system in the presence of electric vehicle in a household: The Macedonian case

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Diğer
Dünya birçok alanda hızla değişmektedir, bu değişimdeki en belirgin alan ise teknolojidir. Teknoloji ile birlikte iklim de değişmektedir. Küresel ısınmanın çözüm önerilerinden biri, özellikle enerji sektöründe teknoloji ile ilgilidir. Teknoloji ve küresel ısınmanın ortak noktalarından biri Elektrikli Araçlardır. Son on yılda Elektrikli Araçlar, batarya ve şarj ağı alanında hızlı bir geliştirme gerçekleştirdi. Ayrıca elektrikli araçların fiyatları düşmekte ve sayısı her geçen yıl artmaktadır. Ancak Elektrikli Araçlar ile ilgili sorunlardan biri tükettiği enerji kaynağının yenilenemez enerji kaynakları olmasıdır. Yenilenebilir Enerji Kaynakları çevre dostu enerji kaynaklarıdır, bu nedenle optimal ve ekolojik çözüm Elektrikli Araçlar ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının birlikte kullanılması olacaktır. Evde elektrikli araç var olması durumunda Batarya Depolama Sistemi (BSS) ile Fotovoltaik bir sistem düşünülmüştür. Bu sistem Kuzey Makedonya gibi gelişmekte olan ülkelerde, müstakil bir ev için planlanmıştır. Konum, güneş ışınımı, güneş panelleri, invertör, BSS, Elektrikli araç (EV) ve EV şarj cihazı gözden geçirilip uygun modeller seçilmiştir. Seçimden sonra sistem için kapasiteleri hesaplanmıştır. Bu amaçla PVsyst yazılımı kullanılmıştır. Farklı kapasitelere sahip olan üç durum için incelemeler gerçekleştirilmiştir. Sistemin PV ve BSS kapasitesi, şebekeye olan bağımlılığın azaltılması ve sistemin genel verimliliğinin artırılması için EV'nin şarj gereksinimlerine bağlı olarak ayarlanmaktadır. Sistemdeki günlük şarj davranışları, enerji depolama, şebeke ve genel olarak sistemle ilişkileri üç durum için analiz edilmiş ve karşılaştırılmıştır. Kuzey Makedonya gibi gelişmekte olan ülkeler için teknoloji ve iklim değişikliklerine cevap veren bir sistem planlanmıştır.

Optimization in metalic underground mine design

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Maden Mühendisliği Bilim Dalı
Yeraltı madencilik yöntemleri ile üretilen metalik madenlerin değerlerinin artırılmasına yönelik olarak sezgisel ve kesin yaklaşımlar kullanılarak geliştirilen optimizasyon yaklaşımları, son 20 yıl içerisinde uygulanmaktadır. Ancak, evrensel olarak kabul edilmiş optimum çözüm başarılamamış olması nedeni ile bu yüksek lisans tezi, desandre veya rampa ile ulaşılan cevher rezervlerine maden hazırlıkları perspektifinden optimizasyon yaklaşımı sunmaktadır. Kuzey-güney ve doğu-batı yönlerinde çalışan algoritmada cevher kütlesi jeolojik ve ekonomik bilgiler içeren küçük bloklara ayrılmıştır. Bloklar daha sonra rampanın lokasyonunu belirleyecek yüksek mineral içeriklerine göre incelenmiştir. Sınır tenörle sınırlandırılmış her bir bloğa ulaşılırken elde edilen galeri ve rampa açma, delme ve cevher nakliye maliyetleri birleştirilerek, karı maksimize eden pano oluşturulması amacıyla kullanılmıştır. Bunun yanında, panolar cevher yatağının tamamında izin verilen seyrelmeyi sağlayacak istenilen boy, en ve yüksekliğe bağlı değişken boyutlarda oluşturulabilir. Son olarak, algoritma, iki gerçek metalik maden yatağında, Surpac ve Excel yazılımlarının görsel ve kantitatif analizleri yardımları ile kullanılmıştır. Yaklaşım, geçmiş literatürde ortaya çıkan sorunlardan bazılarına çözüm bulmuş pratik güvenli sonuçlar üretmiştir.

Optimization of cellular network technology using software defined networking

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Telekomünikasyon Bilim Dalı
Son zamanlarda 5G ve nesnelerin interneti (IoT) teknolojileri, vadettikleri yüksek veri hızları ve etraftaki cihazları operatörleriyle etkin, ucuz ve daha güvenli bir şekilde bağlantı kurmalarını sağlamaları sebebiyle oldukça fazla ilgi çekmektedir. 2022 yılında veri trafiği talebinin ayda 77,49 eksabayt seviyesine ulaşmasıyla, 5G ve IoT'yi içeren yeni bir iletişim dönemi başlayacaktır. IoT mimarisinde enerji tüketimi korunurken artan ağ veri trafiğini iletmek için optimal yolların (rotanın) belirlenmesi oldukça zor bir iştir. Benzer şekilde nesnelerin donanım ve haberleşme sınırlılıklarından dolayı; ağ, rota belirleme işlemini makul bir zaman dilimi içinde gerçekleştirmeli ve belirli kaynaklara hesaplama ve trafik yükü oluşturmaktan kaçınmalıdır. Bu tezde, IoT'de enerji tüketimini azaltmak için oyun teorisi ve yazılım tanımlı ağ kombinasyonunu kullanan yeni bir model sunulmuştur. Bu mimaride, tüm IoT nesneleri bir SDN denetleyicisine bağlıdır ve bu nesneler arasındaki iletişim yönetimi bu SDN denetleyicisi tarafından gerçekleştirilmektedir. Bir kez SDN-tabanlı ağ topolojisi oluşturulduktan sonra, her çift nesne arasındaki optimal yol, oyun teorisi-tabanlı model tarafından bulunmakta ve seçilmektedir. Algoritma, enerji ve gecikme kriterlerini eşzamanlı dikkate alarak yol seçim prosedürünü gerçekleştirmektedir. Önerilen yöntem benzetim ortamında gerçeklenip performansı daha önce yapılan çalışmalarla karşılaştırıldığında, önerilen yöntemin enerji tüketimi ve ağdaki uçtan uca gecikmeyi azalttığı gösterilmiştir.

Optimization of onshore steel drilling rigs using the convergence rate approach integrated metaheuristic search algorithms

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Yapı Mühendisliği Bilim Dalı
Optimizasyon problemlerinde optimum noktanın yerini belirlemede sezgi üstü algoritmaların olağanüstü yeteneklerine rağmen, bu yöntemlerle gerekli analizlerin hacmi fazladır. Bu nedenle, çok sayıda yük ve karmaşık geometrilere sahip büyük ölçekli yapıların optimizasyonu inşaat sektöründe pratik olarak kabul edilmemektedir. Mevcut çalışmada, geleneksel sezgi üstü algoritmaların büyük ölçekli yapısal problemleri etkin bir şekilde çözebilmelerini sağlayarak yapısal optimizasyonun sanayileşmesinin önünü açmak için çaba gösterilmiştir. Bu nedenle, Yakınsama Oranı yaklaşımı, sezgi üstü algoritmaların hesaplama çabasını azaltmak için iki optimizasyon yöntemine hibridize edilimiştir. İlk olarak, Yakınsama Oranı yaklaşımı, Adaptive Dimensional Search ve Exponential Big Bang-Big Crunch optimizasyon yöntemlerine entegre edilerek geliştirilmiştir. Bu yöntemle, iyileştirici olmayan adaylar sadece optimizasyon sürecinden çıkarılmış olmakla kalmayıp, aynı popülasyondan beklenen aralık içinde geliştirilmiş bir çözüm ortaya çıkarıldığında, bir popülasyon içindeki adayların geri kalanı da analizlerden çıkarılmıştır. Daha sonra, önerilen algoritma, çeşitli yük durumları ve karmaşık bir geometriye sahip büyük ölçekli bir kıyı sondaj kulesi üzerinde test edilimiştir. Sonuçta, yine de aday çözümlerinin büyük çoğunluğunun analizlerden çıkarılması, algoritmanın problemlerin optimum çözümünü bulmada ümit verici bir performans sergilediğini göstermektedir.

Optimization of the xylanase production from marine derived Trichoderma pleuroticola 08ÇK001 strain

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Son biyoteknolojik araştırmalar, bir sürecin faydalarını en üst düzeye çıkarmak için farklı yaklaşımların sinerjik entegrasyonuna odaklanmıştır. Enzim endüstrisi bu stratejinin açık bir örneğidir ve daha verimli, çevre dostu ve daha ucuz üretim araçları oluşturmak için değerlendirilen olanaklar, bir yenilikçi bir çağı başlatmıştır. Bu araştırma, söz konusu özelliklerin ön planında bir sürecin temelini atmak için bir araya getirilen üç önemli yönü incelemektedir. Araştırmanın amacı, tarımsal değeri olmayan atık malzemeler kullanarak deniz kaynaklı Trichoderma pleuroticola 08ÇK001'den izole edilen ksilanaz enziminin üretimini ve istatistiksel yöntemler kullanarak (Taguchi metodolojisi ve Yüzey Tepkisi Metodolojisi) optimize etmektir. Sonuçlar ksilanaz aktivitesindeki artış ve optimal tahmin edilen işlem koşulları açısından tatmin edici bulunmuştur. Optimum bileşikler ve değerleri: karbon kaynağı; Antep fıstığı (18.48 g/l), azot kaynağı; tripton (11.15 g/l), fermantasyon süresi; 24 saat, tuz konsantrasyonu; 50 g/l, pH; 8.0, inokülum miktarı; 2.5 ml ve spor konsantrasyonu: 5x106 spor/ml. Faaliyette toplam artış, araştırmanın başında ölçülen değerlerle karşılaştırıldığında 117.2% ve 314.1%'di. Son optimize deneysel aktivite, 147.8 U/mg'di. Araştırmanın enzimatik aktivitesi ve genel sonuçları endüstriyel uygulamalar için, özellikle kağıt ağartma endüstrisinde alkali tabiattan dolayı veya deniz ürünleri sektöründe, halotolerans nedeniyle ümit vericidir.