Thesis Search




SEARCH RESULTS

Liderlik sorununun Somali'deki siyasi çatışmalara etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2018 Siyaset ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı
Bu çalışmanın amacı, politik çatışmaların tarihini, liderlikle ilgili güçlükleri ve bu güçlüklerin Somali toplumu üzerindeki etkilerini keşfetmektir. Veri toplama amacı doğrultusunda muhtelif internet sitelerindeki arşive ait veriler, akademi kaynaklı makale ve kitaplar toplanabilir. Araştırmanın genel yapısı niteliksel bir temele sahip olabilir. Toplanan verilerin analizi için sabit kıyaslamalı analiz gerçekleştirilebilir, bu analize temellendirilmiş teori eşlik edebilir. Çalışmanın amacı, ülkedeki mevcut çatışma durumuna yönelik uygun çözümler bulup bu çatışmaları en asgari düzeye çekebilmektir.

Liderlik tarzının çalışan performansına etkisini belirlemeye yönelik bir araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı
Bu çalışmanın amacı Mogadişu-Somali'de seçilmiş bazı özel bankalarda liderlik tarzların çalışan performansı üzerindeki etkisini incelemektir. Bu nedenle, çalışma aşağıdaki özel hedeflere sahiptir; Mogadişu-Somali'deki seçilmiş özel bankalarda (Premier, Dahabshiil ve Amana bankaları) demokratik, otokratik, dönüşümcü ve işlemsel liderlik tarzların çalışan performansı üzerindeki etkisini belirlemek. Çalışma, liderlik tarzların çalışan performansı üzerindeki etkisini incelemek için nicel araştırma yaklaşımını benimsemiştir. Çalışmanın hedef kitlesi, araştırmanın seçilmiş özel bankalarından 222 çalışandan oluşan örneklem büyüklüğüne sahip 500 katılımcıdan oluşuyordu. Çalışmanın iç tutarlılığını değerlendirmek için SPSS ile güvenilirlik testi yapılmıştır. Ayrıca, çalışmanın verileri model özeti, varyans analizi (ANOVA), belirleme katsayısı (R2) ve regresyon katsayıları kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışma, demokratik, dönüşümcü ve işlemsel liderlik tarzlarının çalışan performansı üzerinde olumlu ve anlamlı bir etkiye sahip olduğunu, otokratik liderlik tarzının ise çalışan performansı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğunu keşfetti. Araştırma, MogadiGu'daki özel bankaların, çalışanların performansı üzerinde önemli ve olumlu etkileri olduğu için demokratik, dönüşümcü ve işlemsel liderlik tarzlarını benimsemeleri gerektiği sonucuna vardı. Çalışmanın sonunda ileri çalışma önerileri de yer almaktadır.

Lie cebirleri ve sınıfları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2017 Diğer
Pre-Lie cebirler özellikle geometri ve fizik gibi birçok alanda önemli rol oynar. Bir post-Lie cebir, pre-Lie cebrin bir genellemesidir. Lie cebir çifti (L; n) için post-lie cebir yapısı incelenmiş, yarıbasitlik ve çözülebilirlik için post lie cebrin varlık kriteleri Burde (2009), Burde (2016) ve Burde (2012) teknikleri yenilenerek incelenmiştir. N-türev kavramı, türev ve 3-lü türev kavramının doğal bir genellemesedir. L sonlu boyutlu bir Cartan altcebir tarafından derecelendirilmiş bir Lie cebir olsun. L nin türev cebri ile N-türev cebri ili¸skisi incelenmiş ve çakışmaları için koşullar Lian ve Chen (2016) teknikleriyle belirtilmiştir. Schrödinger-Virasora cebir, Kac-Moody cebirlerde uygulanmı¸stır. Ayrıca, basit cebirler için ( ; ; )??türev kavramı ve özellikleri ara¸stırılmı¸stır. Genelle¸smi¸s türevler kullanılarak post-Lie cebir yapısı sınıflandırılabilece^gi belirlenmi¸stir.

Lif kullanımının kendiliğinden yerleşen beton (kyb) karışımlarının özelliklerine etkisi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2018 Yapı Bilim Dalı
Bu çalışmada, farklı narinlik oranına sahip çelik lif kullanımının Kendiliğinden Yerleşen Beton (KYB) karışımlarının taze hal ve mekanik özelliklerine etkisi incelenmiştir. Lifli karışımlarda toplam hacmin %0,6'sı kadar 54, 64 ve 50 narinlik oranlarına sahip üç farklı iki ucu kancalı çelik lif kullanılmıştır. Tüm karışımlarda su/çimento oranı, çimento dozajı ve yayılması sabit tutulmuştur. KYB karışımları üzerinde serbest yayılma, J halkası, V hunisi, L kutusu ve U kutusu deneyleri gerçekleştirilmiştir. Karışımların basınç, yarmada çekme, eğilme dayanımları, kırılma enerjisi, eğilme altında yük-sehim ve yük-çatlak ağzı açılma deplasmanları da incelenmiştir. Bunlara ilaveten karışımların su emme kapasite ve basınçlı su altında su işleme derinliği de ölçülmüştür. Beklenildiği gibi, lif narinlik oranından bağımsız olarak lif kullanımı ile istenilen yayılma değerini sağlamak için su azaltıcı katkı gereksinimi artmıştır. Bu etki lif uzunluğunun artışıyla ve zamanla daha belirgin hale gelmiştir. Lif içeren karışımlarda, L ve U kutusundan akış sağlanmadığından ölçüm alınamamıştır. Narinlik oranı 50 olan lifi içeren KYB karışımı yayılma ve J halkası deneyleri açısından en düşük performansı sergilemiştir. Lif kullanımının ve lif narinlik oranının KYB karışımlarının basınç dayanımı ve elastisite modülü üzerinde ciddi mertebede etkisi olmamıştır. Lif kullanılması KYB karışımlarının yarmada çekme, eğilme dayanımlarını, kırılma enerjisini artırmıştır. Ancak lif kullanımı ve kullanım oranın artışı karışımların geçirgenlik özelliğini arttırmıştır.

Life cycle assessment of crude oil processing plant in Sudan

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
Artan enerji ihtiyacını karşılamak için kullanılan fosil yakıtların neden olduğu iklim değişikliği, son yıllarda küresel bir sorun haline gelmiştir. Bu ihtiyacı karşılamaya katkıda bulunan en önemli sektörlerden birisi taşıt yakıtlarının üretimidir. Petrol rafinerileri, farklı türdeki taşıt yakıtlarının üretiminde ortaya çıkan çevresel yüklerin analizinde en önemli noktadır. Bu küresel mücadeleye katkı sunmak için tüm üreticilerin benzer bir anlayışla çalışması gereklidir; bu anlayış sosyal olarak uygun, teknik olarak fizikle, ekonomik olarak sürdürülebilir, ve minimum çevresel etkilere sahip süreçler geliştirmektir. Benzin ve dizel gibi petrol ürünleri çevre üzerinde oldukça belirgin olumsuz etkilere sahiptir. Özellikle, ham petrol saflaştırma işlemleri esnasında ortaya çıkan çevresel etkiler daha iyi değerlendirilmelidir. Bu nedenle, çevresel konularla ilgili artan müşteri farkındalığına bir cevap olarak keşif, üretim, ve işletim aktiviteleri mevcut ve gelecekteki çevresel düzenlemeler/politikalar açısından analiz edilmelidir. Bu araştırma projesi Sudan'daki bir ham petrol işleme tesisinin kapsamlı bir Yaşam Döngüsü Analizine (YDA) odaklanmaktadır. Amaç, Sudan'daki petrol saflaştırma işlemleri esnasında ortaya çıkan çevresel etkilerin SimaPro yazılımı kullanılarak YDA yöntemiyle analiz edilmesidir. Doğru analiz sonuçlarına ulaşabilmek için, öncelikle, tesisteki tüm işlem basamakları materyal, teknoloji ve enerji kategorilerine bölündü. İkinci olarak, bu kategorilere ait envanter verileri toplanarak; envanter verileri tesis bazında ölçümler veya çevrimiçi veritabanları yardımıyla elde edildi. Gerekli envanter verileri toplandıktan sonra, Sudan ham petrol tesisi için, ISO14040 YDA çerçevesi kapsamında etki değerlendirme aşaması gerçekleştirildi. YDA çalışmasının sonuçları kapsamlı bir şekilde yorumlanarak ve detaylı bir tartışma sonucu alternatif üretim yöntemleri ve yüksek çevresel etkileri olan işlemlere ait azaltıcı önlemler önerildi.

Likidite kısıtı altındaki ekonomilerde devlet politikalarının etkileri

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
Bu tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde ikinci ve üçüncü bölümde yapılan araştırmaların literatür taraması yapılmıştır. İkinci bölümde firmaların likidite kısıtlı olduğu bir ekonomide devlet tarafından sağlanan kredi sübvansiyonunun refaha olan etkisi incelenmiştir. Optimal kredi sübvansiyonu sağlama politikasını analiz etmek için firmaların likidite kısıtlı olduğu bir monopolistik rekabet modeli ele alınmıştır. Bu çalışmada i) refahı her zaman arttıran bir optimal kredi sübvansiyon oranının mevcut olduğu; ii) optimal olmayan bazı kredi sübvansiyon oranlarının, refahı, politika uygulanmadığı duruma göre azaltabileceği ve iii) optimal kredi sübvansiyon oranını belirlemede piyasa faiz oranının çok önemli bir rolü olduğu gösterilmiştir. Bu makalenin var olan literatüre katkısı optimal kredi sübvansiyonunu belirlemede piyasa faiz oranlarının rolünü belirtmek olmuştur. Üçüncü bölümde formel ve informel sektörü içeren Melitz (2003) statik ve kapalı ekonomi modeline finansal kısıtlar eklenerek geliştirilmiştir. Modelden çıkan sonuçlar şöyledir: 1) Formel şirketlerin düşük faiz oranı ile borç alabilmeleri informel firmaların formel olmalarını teşvik etmektedir; 2) Finansman kaynaklarına ulaşım konusunda finans sistemi gelişmiş olan ülkelerde informel sektörün büyüklüğünü azaltma politikası finans sistemi gelişmemiş olan ülkelere göre daha efektiftir. Burada finansal sistem gelişmişliği ile faiz düzeyinin düşük olması yani (diğer faktörler sabit iken) finansa görece daha kolay ulaşım kastedilmektedir. Ayrıca modelden çıkan teorik sonuçları ampirik olarak desteklemek amacıyla 2004-2011 yılları arası elde edilen ülke çapındaki panel data kullanılmıştır. Formel ve informel firmaların borç alma faizlerinin arasındaki fark formel firmaların finansman kaynaklarına kolay ulaşımını göstermektedir. Ampirik analizin sonucu formel firmaların finansman kaynaklarına kolay ulaşımı ile informel sektörün büyüklüğünün azalmasının bağlantılı olduğunu göstermektedir. Her iki çalışmanın sonuçları refahı artırmak ve kayıt dışı ekonomi ile mücadele etmek isteyen ekonomiler için alternatif politikalar önermektedir.

Likidite riski yönetimi ve Azerbaycan bankacılık sektörü üzerine bir uygulama

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2016 Diğer
Ekonominin zaruri parçası olan mali sektörün faaliyetlerinde yaşanan olaylar ülke ekonomisinin tüm sektörlerini yakından etkilemektedir. Bunun canlı örneği, 2007 yılında ABD piyasalarında başlayan mali krizin daha sonra ticaret ve kredi kanalları yoluyla küresel bir boyut kazanması ve dünya ülkelerini etkilemesidir. Küresel kriz sırasında dev kurumların iflas etmeleri veya diğer kurumlar tarafından alınmaları likidite riski yönetiminin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Son küresel krizin ardından Basel III düzenlemeleri yapılmış ve sağlam likidite riski yönetimi kriterlerinin temeli atılmıştır. Günümüzde yatırımcılar, finansal kurum hakkındaki değerlendirmelerini yaparken, artık likidite göstergelerini de dikkate almaktalar. Finansal krizden diğer gelişmekte olan ülkeler gibi, dünya ekonomisiyle hızla bütünleşen Azerbaycan ekonomisi de doğal olarak olumsuz etkilenmiştir. Bu çalışma, Azerbaycan ticari ve devlet bankalarının ödeme gücünün göstergesi olan likidite riskini etkileyen önemli faktorler arasındaki ilişkinin varlığının araştırılması ve olası nedenlerinin tespit edilmesi amacı ile yapılmıştır. Bu çalışmada, Azerbaycanda faaliyet gösteren kırk üç ticari ve devlet bankalar için Berger ve Bowman'ın ve Deep ve Schaefer'in metodolojisini kullanılarak likidite göstergeleri oluşturulmuştur. Elde edilen likidite göstergeleri ile sigortalanmış mevduatın toplam mevduata oranı, sermaye yeterliliği, mevduat faiz oranı, aktif karlılığı, sorunlu kredilerin toplam kredilere oranı, bilanço dışı kredilerin toplam kredilere oranı, özkaynak karlılığı, kredi faiz oranı, mevduat toplam pasif oranı, politika faiz oranı ve kur, petrol fiyatları değişkenleri arasındaki ilişkinin varlığı araştırılmıştır. Banka büyüklüğü değişkeni literatüre uygun olarak varlıkların logaritması alınarak hesaplanmış ve kontrol değişken olarak modelde kullanılmıştır. Panel veri analizinin kullanıldığı bu çalışmada, Deep ve Schaefer'in metodolojisi kullanılarak hesaplanan likidite aktarım katsayısı ve sigortalanmış mevduatın toplam mevduata oranı, mevduat faiz oranı, aktif karlılığı, sorunlu kredilerin toplam kredilere oranı, mevduat toplam pasif oranı, petrol fiyatları ve banka büyüklüğü arasında istatistiki olarak anlamlı ilişkiler elde edilmiştir.

L'impact de la responsabilite sociale d'entreprise sur la reputation institutionnelle d'une entreprise : Exemple analytique de Sonatel au Senegal

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Fransızca 2015 Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bilim Dalı
Kurumsal sosyal sorumluluk kavramı yüzyıllardır var olan bir kavram. Önceleri rıza kavramı ile özdeşleştiriliyordu, dinsel ve etik sorunları da irdeliyordu. Ancak günümüzde küreselleşme nedeniyle bu kavram da değişime uğradı. Onu destekleyen ve karşı çıkanlar da dahil olmak üzere birçok teorinin mevcudiyeti ona bağlı. Kurum karlılığının artırılmasının yanı sıra paydaşların sosyal ve çevresel ihtiyaçlarının geliştirilmesine sağladığı katkıda oldukça önemlidir. Bu çerçevede kurumsal sosyal sorumluluk kavramının kurumsallaşmasını sağlayan uluslar kurumlar tarafından belirlenen ve aynı zamanda kurumların faaliyet kurallarını da belirleyen yasalar ve normlardır. Bugün kurumlar müşterilerine, halka ve faaliyet gösterdiği çevreye karşı sorumluluğunu göstermeli veya faaliyetler ile ilgili düşen pozitif görünümlerini tekrar olumlu yöne çevirmeliler.Yenilik ve iletişim teknolojilerinin paydaşların artan ve farklılaşan ihtiyaçları ile birlikte sürekli geliştiği bir dünyada yaşıyoruz. Paydaşların güvenini kazanmak için firmalar kurumsal sosyal sorumluluk politikalarına ağırlık vermelidir. İyi bir kurumsal sosyal sorumluluk iletişimi firmaların beklentilerini de karşılayacak biçimde iletişim stratejilerinin içerisinde yer almalıdır.Sonuçta SONATEL'inSenegalın bir şirketinin kurumsal iletişim departmanındaki, kurumsal sosyal sorumluluğun uygulamasına kısa bir vurgu yapılmaktadır.

Lineer olmayan kesirli sınır değer problemlerin pozitif çözümlerinin varlığı üzerine

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora Türkçe 2021 Uygulamalı Matematik Bilim Dalı
Bu tezin arkasındaki motivasyon, geniş bir doğrusal olmayan kesirli diferansiyel denklemler yelpazesi için hem tek hem de çok sayıda pozitif çözümün varlığının araştırılmasıdır. Ayrıca bu çalışmada, sonlu gecikmeli lineer olmayan kesirli diferansiyel denklemlerin integral sınır değer problemlerini ele alıyoruz. Problemlerin pozitif çözümlerinin varlık sonuçları Guo-Krasnoselskii teoremi ve Leggett-Williams sabit nokta teoremi temelinde elde edilir. Ek olarak, doğrusal olmayan kesirli diferansiyel denklemlerin başka bir varyasyonunun integral sınır değeri problemlerini ele alıyoruz. Problemin pozitif çözümlerinin varlık sonuçları Guo-Krasnoselskii teoremine dayalı olarak elde edilir. Ayrıca, integral sınır koşullarına sahip kesirli diferansiyel denklemlerin lineer olmayan sınır değer probleminin farklı yapıları için pozitif çözümlerin varlığını araştırıyoruz. Prosedür, yeterli koşullara sahip Avery ve Peterson'dan kaynaklanan sabit bir nokta teoremine ve integral sınır değer probleminin ana sonuçlarını elde etmek için Guo-Krasnoselskii teoremine dayanmaktadır. Son olarak, bu tez, Green'in fonksiyon özellikleri, Guo-Krasnosel'skii sabit nokta teoremi, monoton iteratif teknik ve yeterli koşullarla birlikte p-Laplacian operatörlü kesirli diferansiyel denklemlerin tek ve çoklu pozitif çözümlerinin varlığına odaklanmaktadır. Konu ile ilgili örnekler, ilgili bölümlerdeki ana sonuçları açıklamak için sunulmuştur.

Linking intellectual capital, entrepreneurial orientation, and performance of small and medium-sized enterprises in Ethiopia

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2022 Diğer
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ'ler), iyi performans gösterdikleri zaman istihdam fırsatları yaratarak ve sanayileşme arasında köprü kurarak ekonomik büyümenin motorları olarak kabul edilir. Kuzey Amerika ve Avrupa'da firma performansına katkıda bulunan faktörlerin araştırılması ileri düzeyde olsa da, Afrika gibi bağlamların hala işletmelerin performansına katkıda bulunan faktörler hakkında çalışmalara ihtiyacı var. Bu nedenle, bu çalışma Etiyopya'daki küçük ve orta ölçekli işletmelerin performansı üzerindeki entelektüel sermaye, girişimcilik oryantasyon süreçleri ve rollerinin etkisini incelemektedir. Çalışma ayrıca Etiyopya'da entelektüel sermaye ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin performansı arasındaki ilişkide girişimcilik oryantasyonun aracı rolünü incelemektedir. Amacı göz önünde bulundurarak, bu çalışmada paralel karma yöntem araştırma deseni kullanılmıştır. Etiyopya'daki küçük ve orta ölçekli işletmelerin sahipleri ve/veya yöneticilerinin ana bilgi kaynakları ile 30 (15 küçük ve 15 orta ölçekli firma) yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Analiz sonuçları, görüşme transkriptinden tanımlanan üç ana tema (insan sermayesi, sosyal sermaye ve yapısal sermaye) Etiyopya'daki KOBİ'lerin performansını etkilemektedir. Aynı zamanda, beşeri, sosyal ve yapısal sermayenin elde edilmesi ve kullanılması, kayıt dışılıkla karakterize edilir. Bu çalışma karma bir yöntem olduğundan, Etiyopya'daki küçük ve orta ölçekli işletmelerden 412 katılımcıdan rastgele örneklemlerle nicel veriler toplanmış ve yapısal eşitlik modellemesi ve AMOS kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuçlar, hem beşeri sermayenin hem de sosyal sermayenin küçük ve orta ölçekli işletmelerin performansı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahip olduğunu, yapısal sermayenin ise performans üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Hipotezimizle tutarlı olarak, girişimcilik oryantasyonui ile ilgili beşeri sermaye, sosyal sermaye ve yapısal sermaye ilişkilidir. Girişimcilik oryantasyonu da performansla ilişkilidir ve hipotezlerimizi destekler. Bu, beşeri sermayenin ve sosyal sermayenin bahşetme, işletmelerin girişimciliğe ve performanslarına yönelmesine karar vermede önemli olduğunu ima eder. Anahtar Kelimeler: İnsan Sermayesi; Sosyal Sermaye; Yapısal Sermaye; Girişimcilik Oryantasyonu; Performans, Etiyopya; Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler.

Linking national business system with firm level innovation: The mediating role of intellectual capital and absorptive capacity

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2017 Diğer
Örgütler, 21. yüzyılın başlarından beri daha yüksek tempolu bir hale geldiklerinden dolayı giderek daha yenilikçiliğe dayanmaktadır. Bununla birlikte, örgütlerin yenilik yapma kabiliyeti, farklı analitik düzeylerde bulunan bir dizi faktörden etkilenebilir. Son yıllarda, kurumsalcılar daha fazla makro düzeyde kurumların mikro düzey (yani firma) olgular üzerindeki etkisini araştırmaya giderek daha fazla çalışmaktadırlar. Ancak, bu alandaki geniş bir araştırma alanı böyle bağlantıların net bir mekanizmasını tanımlamak için göz ardı edilmiştir. Bu nedenle, bu çalışma, gelişmekte olan ülke bağlamında entelektüel sermayenin ve özümseme kapasitesinin aracılık rolünü incelemek suretiyle ulusal işletme sistemi ile yenilik çıktısı arasındaki firma düzeyindeki bağlantıyı keşfetmeyi amaçlamaktadır. Araştırma hipotezlerini test etmek için bu çalışma, pozitivist felsefi araştırma geleneğini takip etmiş ve niceliksel araştırma metodolojisini uygulamıştır. Bu yaklaşım, çalışmanın sonuçlarını veya sonuçlarını belirlemek için istatistiksel olarak teorileri test eder ve bu sonuçların genel nüfusa genelleştirilmesini kolaylaştırır. Bu çalışmanın araştırma tasarımı kesitsel araştırma niteliklerini taşımaktadır. Ankete katılanlar öncelikle sahibi / yöneticiler olarak belirlenmiş ve bu kriterin yerine getirilmemesi durumunda; üst düzey yöneticiler ve yöneticiler ikincil katılımcılar olarak seçilmiştir. Bu çalışamda kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Anahtar bilgilendiriciler ve referanslar sayesinde bilgilerin toplanması sağlanmıştır. Bir firmanın örneklemin bir parçası olabilmesi için çalışmada nispeten iki ilişkisel basit kriter ortaya konmuştur. İlk olarak, yenilik çıktısı ile ilgili bağımlı değişkenlerdeki değişimleri görebilmek için örneklem firması bilgi yoğun sanayilerden olmalı. İkincisi, örneklemin içine dahil edilecek firmalar, dikkatimizi Pakistan'ın egemen ekonomik aktörlerine yoğunlaştırmak için özel ve yerel firmaların nüfusu tarafından yönlendirilmelidir. Bu çalışma, ilgili geçerlik ve güvenirlik testleri ile tamamlanan Pakistan bağlamına ilişkin ulusal kurumları ve ticaret sistemi hakkında temsili veri toplamak için kapsamlı bir ölçek geliştirme çabasıyla içerisindedir. Bunu yapmak için, çalışmada belirlenen yönergeler izlenmiştir ve katılımcıların ifadeleri anlamakta herhangi bir zorluk çekmemeleri için değişkenlerin ifadesi, cümlelerin yapısı, değişkenlerin anlamı, değişkenlerin ölçeklendirilmesi ve uygun sayıda öğe olmasına dikkat edilmiştir. Aynı şekilde, ölçeklendirme, ölçek geliştirme faaliyetinde önemli bir husustur. Araştırma, davranış araştırması geleneğinde en iyi bilinen ve yaygın olarak kullanılan Likert tipi ölçeği benimsemiştir. KOBİ'lere tüm yapıların kavramsallaştırılması hakkında bilgi verilmiştir. Geribildirimlerine dayanarak, her bir yapılanmanın tüm maddeleri başlangıç skalasına dahil edilmiş ve anketin doldurulmasını engelleyebilecek herhangi bir belirsizik veya zorluğu daha derinlemesine tanımlamak için on beş işlet

L'intégration du développement durable dans la gestion de la chaine d'approvisionnement et une application

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Fransızca 2014 Diğer
Günümüzde, sürdürülebilir gelişme kavramı dünyada giderek önem kazanan bir kavramdır. Sürdürülebilir büyüme; ekonomik, çevresel ve sosyal açıların yanında, şirketlerin kalkınma politikalarını da içerir. Bu kavram, artık herhangi bir gelişme için önemli bir gereklilik olarak kabul edilir. Tedarik zincirleri içerisinde bulunan, tedarikçiler, üreticiler, dağıtıcılar ve perakendeciler aynı zamanda giderek şirketin entegre parçaları olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle firmalar artık tüm tedarik zincirleri boyunca sürdürülebilir büyümenin karşısında olabilecek bütün durumlar (tüketici yaptırımları, medya veya sivil toplum kuruluşlarının olası etkileri) için sorumlu tutulmaktadırlar. Dolayısıyla, uzun vadede çalışmaya devam etmek isteyen ve tabii bir rekabet avantajı yaratmak isteyen herbir işletme, kendi tedarik zincirleri içinde sürdürülebilir büyümenin entegrasyonunu düşünmek zorundadır.

Lisans öğrencilerinin akıllı restoran uygulamalarını kullanma niyetlerinin ölçülmesine yönelik bir araştırma

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2020 Diğer
Teknolojik diğer endüstrilerle birlikte turizm endüstrisini de etkilemeye ve değiştirmeye devam etmektedir. Dijital teknoloji, turizm sisteminde önemli bir bileşendir ve turizm endüstrisindeki bilgilerin yayılmasında anahtar rol oynamaktadır. Teknolojinin beraberinde getirdiği dijitalleşme süreci ise turizm işletmelerine kullanılabilecek birçok yeni imkân sunmaktadır. Ayrıca, bu süreç günlük aktiviteleri yapma şeklimizle birlikte turizm ve seyahat davranışlarımızı da değiştirmektedir. Akıllı şehirler, akıllı sınıflar, akıllı evler ve akıllı telefonlar ile insanlar hızla daha akıllı bir dünyaya yönelmektedir. Bu değişim turizm endüstrisi şemsiyesi altında yer alan yiyecek-içecek sektörünü de etkilemekte ve akıllı restoran kavramıyla uygulamada giderek daha fazla yer bulmaktadır. Akıllı restoran uygulamaları, dünya genelinde yeni teknolojilere bağlı olarak gelişmeye devam etmektedir. Bu nedenle akıllı uygulamaları kullanan restoranlar hakkında müşterilerin düşüncelerin belirlenmesi, akıllı restorana dönüşüm sürecinde restoranlar için önemli bir ihtiyaçtır. Akıllı restoran uygulamalarına yönelik müşteri görüşlerinin değerlendirilerek ortaya konulması çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Bu çalışma ayrıca, Rogers'ın Yeniliklerin Yayılması Teorisi ve Davis'in Teknoloji Kabul Modelini birleştirerek, akıllı restoran uygulamalarına ve gelecekteki kullanımlarına yönelik müşteri tutumlarını ve gelecekte kullanmaya yönelik niyetlerini belirlemeyi amaçlamaktadır. Anket, 286 gastronomi ve mutfak sanatı bölümü öğrencisine uygulanmıştır. Veriler SmartPLS 3.0 istatistik programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre uyumluluk ve gözlemlenebilirlik algılanan fayda ve algılanan kullanım kolaylığı üzerinde etkiliyken, görece avantaj sadece algılanan fayda üzerinde etkilidir. Algılanan fayda ve algılanan kullanım kolaylığı ise kullanıma yönelik tutum üzerinde; kullanıma yönelik tutum da gelecekte kullanma niyeti etkilemektedir. Araştırma bulgularından yola çıkarak akıllı restoranlar için öneriler sunulmuştur. Anahtar Sözcükler: Akıllı restoran uygulamaları, Yeniliklerin Yayılması Teorisi, Teknoloji Kabul Modeli, Kullanma Niyeti.

Lisanssız elektrik üretiminde şebeke bağlantılı fotovoltaik sistemlerin performans analizi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2021 Diğer
2013 yılında, yenilenebilir enerji alanında yapılan bir dizi yasal düzenleme ile birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım oranı artmış ve bu sistemler için yüksek verim ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Verimin sayısal olarak değerlendirilebilmesi için performans analizlerinin yapılması önem arz etmektedir. Performans analizleri sayesinde var olan enerjiden hangi ölçüde yararlanılabildiği ve bu oranı geliştirmek için hangi yöntemlerin uygulanması gerektiği anlaşılabilmektedir. Özellikle yapılan araştırmalar doğrultusunda 2040 yılında dünya nüfusunun 9 milyara yükseleceği ve önümüzdeki 25 yıl içerisinde 2 milyar insana daha enerji arzı sağlanması gerektiği ortaya konmuştur. Dünyada sürekli artış gösteren enerji talebinin bir sonucu olarak fosil yakıt rezervleri hızla azalmakta olup petrol ve doğalgaz rezervleri kritik seviyelere doğru yaklaşmaktadır. Tüm bu bilgiler ışığında yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi artmakla birlikte yüksek nüfusa bağlı olarak artan enerji ihtiyacı da bu kaynaklardan maksimum oranda faydalanmayı zorunlu kılmaktadır. Türkiye, yenilenebilir enerji kaynağı olarak güneş enerjisi potansiyeli yüksek olan bir ülke olmasına rağmen bu enerjinin kullanım oranı istenilen düzeyde değildir. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar ile güneş enerjisinden maksimum düzeyde faydalanmak için önemli adımlar atılmıştır. Bu çalışmada, elektrik enerjisi üreten fotovoltaik sistemler üzerinde performans analizleri yapılarak elde edilen sonuçlar doğrultusunda bugüne kadar yapılmış olan geliştirme faaliyetlerine katkıda bulunmak amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Fakültesinin binası çatısında kurulu gücü 5,1 kW'lık sistemin enerji üretim değerleri ile PVSOL, PVsyst ve GSA programlarından alınan tahmini üretim değerleri karşılaştırılmıştır. Sistemin tahmini üretim performansı, 2018-2019 yılları arasında PVsyst verilerine göre %87,5-%91, GSA performans yüzdesinin %96,6-%100 aralığında ve PVSOL verilerine göre ise %97,3-%98,1 olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir.

Lisanssız lte-laa ve wi-fi birlikte varoluş sorunları ve çözüm yaklaşımı

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Long Term Evolution-License Assisted Access, Uzun Süreli Evrim-Lisansı Destekli Erişim (LTE-LAA), hücresel verilerin boşaltılması için en iyi çözümlerden birisi ve aynı zamanda hızla büyüyen hücresel ağ trafiği talebine uygun bir teknolojidir. LTE-LAA, LTE'nin lisanssız spektrumuna uzantısıdır. Lisanssız spektrum ise kullanıcılara yüksek hızlı veri sağlamak için ikincil kaynak olarak kullanılır. LTE-LAA, Wi-Fi gibi diğer bazı teknolojiler tarafından işgal edilmiş 5GHz'lik lisanssız bant genişliğinde çalışmaktadır. Mevcut Wi-Fi kanal erişim mekanizması, Carrier Sense Multiple Access/ Collision Avoidance, Çarpışmadan Kaçınma ile Taşıyıcı Algılama Çoklu Erişim (CSMA/CA) mekanizmasına dayalıdır. Yani kullanıcı kanalın meşgul olduğunu ya olmadığını belirlemek için kanalı ilk olarak algılar. Ayrıca iletim kanalında çarpışmayı önlemek için rastgele geri çekilme mekanizması kullanılır. Diğer taraftan, LTE-LAA Listen Before Talk, Konuşmadan Önce Dinle (LBT), LTE-LAA kullanıcının ilk önce verileri göndermeden önce kanalı dinlediği, CSMA/CA (Wi-Fi kanal erişim mekanizması) kanal erişim mekanizmasına benzer bir mekanizma kullanır. Ancak, bu iki teknolojinin (LTE-LAA ve Wi-Fi) aynı 5GHz kanalında çalıştığı durumlarda bu 5GHz kanalının dengesiz/uyumsuz bir şekilde paylaşma sorunuyla karşı karşıya geleceklerdir. Bu tez çalışması, bu sorunu iyileştirmek için Wi-Fi ve LTE-LAA kullanıcıları arasındaki uygun birlikte-varoluşu sağlamak adına uygun bir mekanizmayı Hybrid Automatic Repeat Request and Channel Monitoring based Collision Probability (HCmbp) önermektedir. Daha özellikli olarak, eNB, HCmbp'nin mekanizmasına dayalı çarpışma olasılığını gözlemleyecektir. Ayrıca, kanalda çarpışma olduğu veya olmadığı zaman çekişme, pencerenin artması ve azalması HCmbp mekanizmasına dayalıdır. Simülasyon sonuçları, önerilen HCmbp mekanizmasının, mevcut LBT mekanizmasına kıyasla daha iyi bir birlikte-varoluş sağladığını göstermektedir.

Lisansüstü yabancı öğrencilerin yabancı dil olarak Türkçe öğrenmeye yönelik motivasyonları

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Bu çalışma, lisansüstü yabancı öğrencilerin yabancı dil olarak Türkçe öğrenmeye yönelik motivasyon durumlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda lisansüstü öğrencilerin motivasyonu ve öğrenmeleri sırasında karşılaştıkları başlıca zorluklar üzerinde durulmuştur. Çalışmada farklı motivasyon teorileri kullanılmış ve bu bağlamda, çalışma özellikle enstrümantal ve bütünleştirici motivasyona odaklanan sosyo-eğitim modelini ele almıştır (Gardner, Tremblay ve Masgoret, 1977, Gardner ve Tremblay, 1995). Yabancı dil motivasyonuna yönelik çalışmalar çoğunlukla nicel yöntemle gerçekleştirilirken, bu çalışmada karma yöntem yaklaşımı kullanılmıştır. Verileri toplamak için, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Marmara Üniversitesi'nde Türkçe öğrenen 60 yüksek lisans öğrencisine 5'li derecelemeli Likert ölçeğiyle puanlanan soru formu (anket) uygulanmış ve yarı yapılandırılmış mülakat gerçekleştirilmiştir. Çalışmada ayrıntılı bilgi sahibi olmak ve kontrol edilemeyen dağılımdan kaçınmak için sadece yüksek lisans ve doktora programlarına devam eden yabancı uyruklu öğrenciler dâhil edilmiştir. Teorik kavrayışa ve toplanan verilerden elde edilen deneyimsel sonuçlara dayanarak, araştırma bulguları açıkça öğrencilerin hem araçsal hem de bütünleşik olarak motive olduklarını göstermektedir. Bununla beraber araçsal motivasyonlarının bütünleştirici motivasyondan biraz daha yüksek olduğu görülmektedir. Bulgular ayrıca geleneksel dil öğrenme becerilerinin özellikle dinleme, konuşma ve yazma becerilerinin bu öğrencilerin karşılaştığı en temel zorluklar olduğunu vurgulamaktadır. Anahtar kelimeler: Motivasyon, bütünleştirici motivasyon, araçsal motivasyon, yabancı dil, lisansüstü

Listeria monocytogenes ve Staphylococcus aureus ile inoküle edilen sığır etlerinde laktik asit ve buhar uygulamalarının mikroorganizma sayısı üzerinde etkisinin araştırılması

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu çalışma, Listeria monocytogenes ve Staphylococcus aureus ile inoküle edilen sığır etlerinde laktik asit (LA) ile buhar (SB) uygulamalarının mikroorganizma sayısı üzerine azaltıcı etkilerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Sığır bel kası etinden hazırlanan ve inoküle edilen örneklerin bir grubu % 1, 2, 3 laktik asit (LA) çözeltisine 60 saniye süreyle daldırılarak, diğer gruba ise 15 saniye süresince 97-98 oC sıcaklığındaki sıcak buhar (SB) ve SB+LA uygulanarak dekontaminasyon işlemi gerçekleştirilmiştir. Örneklerde mikrobiyolojik analizler ile pH-değerlerinin ölçülmesi depolamanın (4±1 oC ) 0., 1., 3., ve 5. günlerinde yapılmıştır. Mikrobiyolojik analizler sonrasında % 1, 2 ve 3 LA uygulanan gruplarda Listeria monocytogenes sayılarının 0.90-1.55 log, Staphylococcus aureus sayılarının ise 0.76-1.83 log düzeyinde azaldığı (P<0.001), buna karşın % 2 LA+SB ve SB uygulanan örneklerde ise sayımların saptama sınırının altında (<1.0x102 kob/g) olduğu saptanmıştır. Muhafaza süresince kontrol gruplarındaki L. monocytogenes ve S. aureus sayılarının arttığı buna karşın L. monocytogenes sayısının 0.4-0.7 log, S. aureus sayısının ise 0.5-1.01 log arasında azaldığı (P<0.001), % 2 LA+SB ve SB uygulanan örneklerde ise saptama sınırının altında (<1.0x102 kob/g) olduğu bulunmuştur. Toplam mezofil aerob bakteri sayısı ise kontrol grubunda muhafaza süresince zamana bağlı olarak artarken LA ile muamele edilen tüm gruplarda azalmış, SB ve SB+LA ile muamele edilen gruplarda ise saptama sınırının altında bulunmuştur. Sonuç olarak, LA ve SB ile dekontaminasyon işlemlerinin sığır etlerinde L. monocytogenes, S. aureus sayılarını önemli düzeyde azalttığı, % 2 ve % 3 LA ile SB ve % 2 LA + SB uygulamalarının en etkili uygulamalar olduğu, sağlıklı ve güvenilir sığır eti üretiminde bu konsantrasyonlarda laktik asit ve buharla dekontaminasyon işlemlerinin yapılmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

Little Higgs boson models research via neutrino-electron elastic scattering channel at low energy

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Fizik Bilim Dalı
Parçacık fiziğinin standart modeli (SM), atomaltı dünyasının etkileşimlerini tarif etmede dikkate değer bir başarı sağlamıştır. Bununla birlikte, bazı ciddi sorunlar SM'yi doğanın tam bir öyküsü olabilme konusunda kritik duruma düşürerek, fizikçileri SM ötesini araştırmaya motive etmiştir. SM'de Higgs kütlesine gelen kuantum düzeltmelerin oldukça büyük olmasından dolayı ortaya çıkan hiyerarşi problemi, bu tezin odak noktalarından biridir. Bu çalışmada Higgs mekanizması ile Higgs'in kökeni incelenmiş ve daha sonra hiyerarşi probleminin bir çözümü olarak SM ötesi model bağımlı little Higgs modelleri (LHM'ler) kapsamlı bir şekilde çalışılmıştır. LHM'ler kapsamında, T-parite olmayan SU(5) littlest Higgs model (LTHM) ve SU(3) simple little Higgs model (SLHM) olarak bilinen iki farklı sınıf, düşük enerjili nötrino-elektron saçılım kanalı kullanılarak teorik ve analitik olarak incelenmiştir. Teorik olarak, flavor conserving (FC) ve flavor violating (FV) göz önüne alınarak, bu modellerin her ikisinin de (anti)nötrino-elektron saçılma süreci için SM'ye gelen düzeltmeler hesaplanmıştır. Daha sonra da, deneysel olarak, bu modellerin serbest parametrelerinin üzerindeki 90% C.L. (iki sigma'a denk gelen) sınırlamalar TEXONO (antinötrino-elektron saçılma) ve LSND (nötrino-elektron saçılma) deneyleri kullanılarak elde edilmiştir.

LL-37 peptidinin lignin kaprolakton polimerine immobilizasyonu ve antimikrobiyal özelliğinin incelenmesi

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2015 Biyokimya Bilim Dalı
Yara tedavisi ciddi bir sağlık problemidir ve sağlığa ayrılan kaynakların büyük bir kısmı yara tedavisine aktarılmaktadır. Alışılagelmiş yara tedavi edici ürünler ve antibiyotikler, antibiyotiklere dirençli mikroorganizmalar ile enfekte olmuş kronik ülserleşmiş yaralara ve diyabetik ayak yaralarına karşı çok etkin değildir. Biyopolimerler, sentetik polimerlere göre daha etkili şekilde yara iyileşmesini hızlandırırlar. Biyopolimerlerin yapı düzenlenmeleri normal bir cildin yapısına benzer olduğundan biyopolimerler biyouyumlulukları, biyobozunurlukları, yara iyileştirici özelliklerinin yanı sıra kolay uygulanabildikleri için ideal materyaller olarak tanımlanırlar. Bu özelliklerden dolayı geçtiğimiz yıllarda biyopolimerlerin tedavi başarısını arttırdığı için yara örtücü olarak kullanımları doku mühendisliğinde ve biyoteknolojide öncelik kazanmıştır. Proteaz inhibitörü veya antimikrobiyal maddeler içeren yara iyileştirici özelliğe sahip yeni biyopolimerlerin geliştirilmesine gereksinim vardır. LL-37 insan cildinde bulunan, bakterilere, mantarlara ve viral patojenlere karşı geniş spektrum sergileyen önemli bir antimikrobiyal peptiddir. Çalışmamızda yeni bir yara örtücü geliştirmek üzere lignin gibi doğada yaygın olarak bulunan bir biyopolimeri, kaprolakton ve poliakrilik asit ile plastikleştirerek film tabakaları hazırlanmış ve hazırlanan bu filmler aktifleştirilerek LL-37 peptidi kovalent olarak immobilize edilmiştir. Daha sonra bu filmler karakterize edilmiş ve filme bağlanan peptid miktarı ELISA kiti kullanılarak tespit edilmiştir. LL-37'nin %97gibi bir oranda polimere immobilize olduğu saptanmıştır. Filmlerden uygun miktarlarda alınan örnekler ile yapılan antimikrobiyal aktivite çalışmalarında kantitatif olarak antimikrobiyal aktivite tayin metodu kullanılmıştır. Deneylerden elde ettiğimiz sonuçlara göre LL-37 immobilize edilmiş filmlerin test bakterileri Gram-pozitif Staphylococcus aureus ve Gram-negatif Escherichia coli üzerinde antimikrobiyal etkiye sahip olduğu saptanmıştır.

Lojistik kaynakların konteyner hat taşımacılığı yapan işletmelerin rekabetçi üstünlüğüne etkisinin incelenmesi:Kaynak temelli yaklaşım

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2017 Lojistik Yönetimi Bilim Dalı
Son yıllarda konteyner hat taşımacılığı yapan işletmeler arasında yoğun bir rekabet yaşanmaktadır ve sektördeki son gelişmeler ışığında, belirli işletmelerin diğer işletmeleri satın aldığı görülmektedir. Her bir konteyner hat taşımacılığı yapan işletme, sektörde varlığını sürdürmek ve rekabetçi olmak için rekabetçi üstünlüğünü artırmaya çalışmalıdır. Konteyner hat taşımacılığı yapan işletmelerin, sadece sektörde yer alan rakipleriyle ilgili gelişmeleri takip etmekle kalmayıp aynı zamanda, lojistik kaynaklar ve yetenekler aracılığıyla, kendi gelişmelerinden kaçınmaksızın müşteri memnuniyetini de arttırmaları gerekmektedir. Lojistik sektöründe meydana gelen gelişmeler ve konteyner hat taşımacılığı yapan işletmelerin hizmetlerinde lojistik yönetimi fonksiyonlarının kullanılmasının artışına bağlı olarak, lojistik kaynakların önemi daha görünür hale gelmiştir. Dolayısıyla, bu tür işletmeler, lojistik kaynakların bulunabilirliğini ve kullanılmasını, rekabetçi üstünlüğün en önemli unsurlarından birisi olarak görmektedirler. Bunların ışığında, bu çalışma, bir anket çalışması aracılığıyla, özellikle, lojistik kaynakların konteyner hat taşımacılığı yapan işletmelerinin ve acentelerinin rekabetçi üstünlüğü üzerindeki etkisini incelemektedir. Lojistik ve tedarik zinciri yönetim kavramlarına yönelik yazın taramasının ardından, rekabet ve rekabetçi üstünlük ile ilgili ayrıntılı bir yazın taraması gerçekleştirilmiştir. Üçüncü bölümde ise, konteyner hat taşımacılığı işletmelerinin lojistik kaynak ve yeteneklerine yönelik detaylı bilgi verilmiş ve ilgili yazın taraması adımların yanında, çalışmanın ana hipotezlerini ve bulgularını içermektedir. Son olarak daha sonraki araştırmalar için öneriler ve çalışmanın kısıtları açıklanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Rekabetçi Üstünlük, Lojistik Kaynaklar, Kaynak Temelli Yaklaşım, Konteyner Hat Taşımacılığı Yapan İşletmeler, Türkiye.