Thesis Search




SEARCH RESULTS

Internet of things simulation using cisco packet tracer

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2020 Bilgisayar Mühendisliği Bilim Dalı
Günümüzde IoT (nesnelerin interneti) terimi hayatımızda son derece önemli hale geldi. Bu teknoloji eğitim, sağlık, sanayi, tarım ve altyapı gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Bu teknolojinin nasıl çalıştığını öğrenmek ve anlamak için birçok pratik öğrenme aracı kullanılır. Tezin amacı, iot ağlarının arkasındaki felsefeyi daha iyi anlamak için öğrencilerin sistemleri simüle edebileceği veya oluşturabileceği ve yönetebileceği bir iot simülasyon aracı sunmaktır. Bu çalışmada kullanılan araç; herhangi bir ağ donanımına ihtiyaç duymadan kablosuz sanal bir ağ oluşturmak ve simüle etmek için kullanılan Cisco tarafından geliştirilen bir yazılım olan, Cisco paket izleyicisidir. Araç ücretsizdir ve hemen hemen tüm işletim sistemleriyle çalışmaya uygundur. Cisco paket izleyici, kullanıcıların pratik bir ağ teknolojisi bilgisine sahip olmalarını sağlar. Bu tezde Cisco paket izleyici, internet tabanlı bir ev otomasyon sistemi veya akıllı ev tasarlamak için kullanılmaktadır.

Interval and parametric linear programming and fuzzy data envelopment analysis-neural approach models with the application in Turkish banks

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2018 Diğer
Bu çalışmada, bulanık sayıları ile etkinlik skorlarını sıralamak için yeni yaklaşımlar önerilmiştir. Çoğu bulanık veri zarflama analizi (VZA ) modelleri literatürde alfa kesimleri üzerine yapılandırılan parametrik modellerdir. VZA ' da kullanılacak olan karar verme birimleri (KVB) ve değişkenlerin seçimi, etkinlik değerleri üzerindeki yüksek etkisinden dolayı önemlidir. Teorik açıdan bakıldığında, bu çalışmanın amacı basit ve kullanışlı Bulanık VZA-CCR ve VZA-BCC modellerini geliştirmektir. Her bir KVB' nin mümkün mertebe en yüksek ve azami etkinlik puanları, bazı ?-duzeyleri/değerleri için tahmin edilmiştir. Bu model, nitel faktörlerle ilişkili olan bazı sorunları belirlemeye de uygulanabilir. Önerilen metodlar dört sayısal örneğe uygulanıp bulanık VZA' nın önerilen yeni sekiz modelinin sonuçları elde edilmiş ve karşılaştırılmıştır. Türkiye'de kullanılan 18 ticari bankanın göreceli etkinlik değerlerini hesaplamak için önerilen yöntemin uygulanıp uygulanmadığı kontrol edilmiş, 2007-2016 yılları arasında 10 yıl boyunca veri toplanıp üzerinde çalışılmıştır. KVB' nin simülasyonu çok katmanlı yapay sinir ağı bellek algoritma eğitimi için kullanılması amaçlanmıştır. Bulanık CCR ve BCC modelleri ile bankaların etkinlik değerleri hesaplanmıştır.

Intervention by invitation within the responsibility to protect framework

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Barış ve Çatışma Çalışmaları Bilim Dalı
Koruma sorumluluğu (R2P), Kofi Annan'ın vahşet suçları karşısında uluslararası toplumun eylemsizliği ile yasadışı insani müdahaleler arasındaki paradoksu çözme yönündeki savunmasına bir cevap olarak ileri sürülmüştür. R2P, 'kontrol olarak egemenlik' söylemini 'sorumluluk olarak egemenlik' şeklinde değiştirerek topraklarında yaşayan nüfusu vahşet suçlarından korumayı devletlerin birincil sorumluluğu olarak belirlemekte ve devletin 'koruyamadığı' veya bunu yapmaya 'isteksiz olduğu' durumlarda ise bu sorumluluğu uluslararası topluma yüklemektedir. Bununla birlikte, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) tarafından kabul edildikten sonra, R2P, esas olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki siyasi çıkmazdan dolayı mevcut vakaların da ortaya koymuş olduğu üzere devam eden insani krizlere henüz bir çözüm olmamıştır. Bu bağlamda, bu tez, 'davet ile müdahale'nin (IvI) R2P çerçevesindeki yerini, çıkmazı çözebilecek önleme ve/veya zamanında eylemin bir yönü olarak incelemektedir. Davet edilen devletler, devlet rızasına dayanarak BMGK'nin kitlesel vahşet suçlarına cevap vermemesi durumunda kolektif sorumluluğu üstlenirler. Bunu göz önünde bulundurarak, davet eden ve müdahale eden devletlerin sorumluluğu, R2P'nin üç sütunlu uygulama stratejisinde iç içe geçmiştir. Sütun I sorumluluklarının bir parçası olarak, bir devlet vatandaşlarını koruyamadığı durumda askeri destek talep edebilir ve böylelikle Sütun II'yi harekete geçirir, yani uluslararası yardımdan faydalanır. Uluslararası toplumun sorumluluğunun harekete geçirilmesine uygun olarak, müdahale eden devletler uluslararası toplumun Dayanak II sorumluluğunu 'önleyici konuşlandırma' yoluyla yerine getirebilirler. Devletin, vatandaşlarını korumakta açıkça başarısız olduğu, Güvenlik Konseyi'nin, mevcut ve geçerli rızaya dayalı olarak güç kullanımı yetkisi de dahil olmak üzere gerekli tüm tedbirleri alamadığı ve kati eyleme ihtiyaç duyulduğu durumlarda, davet edilmiş olan müdahil Dayanak III kapsamında 'zamanında ve kati' bir biçimde güç kullanımını üstlenebilir. Buna göre, bir müdahalenin gerçekleşmesi beklenen durumları gözden geçirmek amacıyla, bu tez, etkili ve doğru uygulamayı sağlamak adına 'nüfusu etkili koruma meşruiyeti' (EPPL) şeklinde adlandırdığı yeni bir test önermektedir. Bu testin uygulanabilirliği ve elverişliliği Yemen vakası aracılığıyla incelenmektedir.

Intractable conflicts and logic of attack: ungoverned spaces in Somalia and implication on national and regional security

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bilim Dalı
Somali'de son otuz yılda yerel çatışmalardan terörizm, sınır ötesi kaçırma olayları, insan kaçakçılığı, korsancılık, göç ve suikastlarla dolu bir bölgesel güvenlik krizine evrilen hızlı bir dönüşüm yaşandı. Bir yandan bölgede yaşanan çatışmaların yarattığı etkilere duyulan kaygılar giderek artarken, diğer yandan da yarım milyondan fazla insanın ölümü ve diğer milyonlarca insanın da yerlerinden edilmesiyle sarsılan ülkenin karşı karşıya kaldığı bu insani dram sıklıkla bölgede yürütülen akademik çalışmaları geri planda ve barış elçiliği denemelerini ise sonuçsuz bıraktı. Bu tez Somali'nin Afrika Boynuzu'ndaki yerel ve bölgesel güvenliği nasıl ve niçin etkilediğini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada resmi devlet raporları, akademik çalışmalar ve medya yayınlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanan belgelerin bir araya getirilip incelenmesi marifetiyle nitelikli bir araştırma yaklaşımı benimsendi. Somali ve bölgede yaşanan saldırılara müdahil olan aktörleri ve eğilimleri analiz etmek amacıyla çeşitli çatışma raporlarını içeren veri tabanından alınan bilgiler değerlendirildi. Tez altı bölümden oluşmakta olup, birinci bölüm karmaşıklık ve denetlenmeyen alan teorileri bağlamında Somali'de yaşanan çatışma ortamının incelenmesi ile başlamaktadır. Bu bölümde ayrıca, çalışmada kullanılan metodoloji ayrıntılı bir şekilde ele alındı. İkinci bölümde Somali toplulukları arasındaki kabile yapılanmaları ve çatışmanın doğasını şekillendiren 'zayıf-bağlantılı' ağların kökenleri araştırıldı. Üçüncü bölümde Somali'deki istikrarsızlıkların sömürgecilik sonrası ve tarihsel kökenlerine ilave olarak barış çabalarının tarihsel süreci ve bunların neden başarısız olduğu tartışıldı. Dördüncü bölümde, Somali'deki çatışmaların karmaşık yapısına değinildi ve saldırı mantığı ve çatışmaların yıllar içindeki dönüşümü ele alındı. Beşinci bölümde Somali'de yaşanan çatışma ortamının ulusal ve bölgesel güvenlik üzerindeki olası sonuçları tartışılırken, altıncı ve bulguların açıklandığı bölümde Somali'deki çatışmalar ile toplumun sosyo-ekonomik, siyasal ve toplumsal birliktelik unsurları arasındaki bağlantı noktası irdelendi. Çalışmada, Somali'deki durumun bölge üzerindeki etkilerinin, sıklıkla göz ardı edilen üç meseleden alevlendiği öne sürüldü. Bunlardan ilki suç örgütlerine yapılanma, eğitim alma ve ülke içinde ve dışında saldırılar düzenleme imkanı veren ülke içinde denetimsiz alanların oluşumudur. İkincisi ise çatışmanın bir iç çatışmadan çok organize suç haline dönüşmesi ve bunun var olan durumu kontrol edilmesi güç bir hale getirmesidir. Bu durum yalnızca Somali ve komşu ülkelere ciddi güvenlik tehditleri oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda barış çabalarını da zayıflatarak söz konusu suç eylemlerinin daimi aktörlerine ülke içindeki istikrarsızlıktan faydalanmaya devam etme imkanı tanıdı. Çatışmanın bölgesel bir boyut kazanmasına etki eden üçüncü unsur ise bölge ülkelerinin, ülke içindeki saldırı mantığını güçlendirmeye devam eden krize müdahil oldukları

Intra-party conflicts and conflict resolution mechanisms within the two major political parties in Ghana

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Siyasi partiler demokratik yürütme ve katılım için insanları harekete geçirme açısından vazgeçilmez mekanizmalardır. Ancak, pek çok Afrika ülkesinde olduğu gibi, siyasi parti sistemleri aracılığıyla demokrasiyi geliştirme çabaları, parti içi çatışmaların geniş çapta yaygınlaşmasıyla sonuçlanan iç demokrasi ve zayıf çatışma yönetimi mekanizmalarıyla ilgili gerek yönetsel gerekse kurumsal birçok eksikliğe tanıklık etmiştir.Çeşitli değişimlerden geçmiş bu siyasi parti bölünmesi sürekli olarak bu çalışma için önem taşıyan parti içi çatışmalara sebep olmuştur. Bir siyasi partiyi hem parti içi hem de partiler arası rekabetin içsel ürünü olarak gören bu tez, Gana'nın dördüncü cumhuriyetçi demokratik bölmelerindeki iki baskın siyasi partiler içindeki çatışma ve işbirliklerin biçimini incelemektedir. 1992'de çoklu parti demokrasisinin tanıtımından sonra daha aşikar olan Gana'daki siyasi parti idaresindeki birçok yönetimsel eksiklikleri göz önüne alarak tez, partilerin örgütsel yapıları ve çatışmaların çözümlemesindeki var olan mekanizmaya odaklanmaktadır. Bu araştırma, kademedeki parti içi çatışmaların çeşitli örneklerini ve Gana'nın dördüncü cumhuriyetindeki iki baskın siyasi partinin dosyalarını sahiplenen Gana üzerine bir vaka çalışmasıdır. Bu tez, siyasi partiler içindeki yetersiz disiplin komiteleriyle birlikte iç demokrasinin büyük çaptaki eksikliğini Gana'daki iki baskın siyasi partilerin iç çatışmalarını açıklayan baş suçlular olarak varsaymaktadır. Araştırma, çoğunlukla adayların dayatması, etnik siyasetle iştigal etme, ideoloji yetersizliği ve patron-müşteri ilişkilerine yol açan iç demokrasi eksikliğinin Gana'daki iki baskın siyasi parti içindeki çatışmaların baş sorumlusu olduğu sonucuna varmıştır. Ayrıca, çalışma, parti üyeleri tarafından parti kanunlarının göz ardı edilmesinin, gruplar arası güvensizliğin olmasının ve gerek NPP'nin gerekse NDC'nin çatışma çözme mekanizmalarındaki güven eksikliğinin, neden çatışma çözümleme yöntemlerinin çoğunlukla fikir birliğine varmada başarısızlıkla sonuçlandığını açıkladığı üzerinde durmuştur.

Intuitionistic fuzzy normlu lineer uzayda istatistiksel yakinsaklik

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans Türkçe 2019 Diğer
Bu tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; çalıştığımız tez konusu ile ilgili temel tanım ve teoremler verilmiştir, intuitionistic fuzzy n – normlu lineer uzay koşulları verilmiştir, ? - istatistiksel yakınsaklık tanım ve fuzzy intuitionistic fuzzy n – normuna gore dizinin yakınsaklığı ve Cauchy dizisi yakınsaklığı verilmiştir. İkinci bölümde; fuzzy kümeleri üzerinde, tümleyen, fuzzy kesişimi ve fuzzy birleşimi işlemleri ve onlara ait teoremler verilmiştir. Üçüncü bölümde; ise intuitionistic fuzzy n – normlu lineer uzay tanımı ve genelleştirilmiş ?- istatistiksel yakınsaklık, sınırlı ? - istatistiksel yakınsak dizileri ve ? – istatistiksel Cauchy dizisi kavramları verilmiştir. Anahtar kelimeler: ? - İstatistiksel Yakınsaklığı, Sınırlı ? - İstatistiksel Yakınsak Dizileri, ? - İstatistiksel Cauchy Dizisi, Fuzzy Tümleyeni, Fuzzy Kesişimi, Fuzzy Birleşimi.

Inverse optimal control for nonlinear systems

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2017 Diğer
Doğrusal olmayan sistemler için optimal kontrolör tasarımı her zaman yoğun bir araştırma alanı olmuş ve bu alanda çok sayıda yayınlar yapılmış ve de araştırmalar devam etmektedir. Doğrusal olmayan kontrolör tasarım problemi verilen bir doğrusal olmayan sistem için belirli bir optimal olma ölçütünü sağlayarak söz konusu sistemi dengeleyecek kontrol yasasını oluşturmaya çalışır. Doğrusal olmayan optimal kontrol problemine geleneksel yaklaşım bizi Hamilton-Jacobi-Bellman (HJB) denklemine götürür ki bu denklemlerin genel doğrusal olmayan sistemler için tam analitik bir çözümü yoktur. Burada, farklı ters optimal kontrolör tasarım yöntemlerine temel yaklaşımın, uygun bir kuadratik kontrol Lyapunov fonksiyonu (Quadratic Liapunov Function - CLF) tanımlanması veya bir şekilde oluşturulması olarak belirtilebilir. Ters optimal kontrol problemi ilk olarak Kalman tarafından lineer sistemleri için önerilmiştir. Bu problem de verilen bir durum geri beslemesinin belirli bir amaç ülçütüne göre optimal olup olmadığı sorusuna yanıt arar. Sonuç olarak ters optimal kontrol kuramının arkasındaki temel düşünce bir kararlı kılıcı geri besleme kontrol kuralı oluşturup daha sonra bu kontrol kuralını giriş değişkenlerine ve durumlara bağlı bir anlamlı amaç ölçütünün optimizasyonunda kullanmaktır. Bu yaklaşım klasik optimal kontrol problemi ile karşılaştırıldığında bir kafa karıştırıcı bulunabilir. Çünkü klasik optimal kontrol problemine çözüm yaklaşımında öncelikle amaç ölçütünün bilinmesi zorunluluğu vardır. Son yıllarda özellikle havacılık alanındaki problemler ters optimal kontrol yaklaşımı sıkça kullanılmaya başlamıştır. Böylece, lineer olmayan sistemlerde karşımız çıkan ve çözümü bazen imkânsız veya çok zor olan Hamiton- Jacobi- Bellman denklemini çözmek durumunda kalınmamaktadır. Ancak, ters optimal kontrol problemlerinde de temel sorun, bu güne kadar, en genel şekilde tüm lineer olmayan sitemler için bir kontrol Liapunov fonksiyonun (Control Liapunov Function – CLF) bulabilmek için sistematik bir yaklaşım önerilememiş olmasıdır. Bu tezde, zamanda ayrık affine doğrusal olmayan sistemlerde uygulanmak üzere ters optimal kontrol problemi çözümüne iki farklı yaklaşım önerilmektedir. Birinci yaklaşımda, aday CLF'nin parametreleri çevrim-dışı bir şekilde Parçacık Sürü Optimizasyon ( Particle Swarm Optimization-PSO) ve Büyük Patlama - Büyük Çöküş (Big Bang - Big Crunch BB-BC) optimizasyon yöntemleri kullanarak optimum değerleri belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, bu yaklaşımda, yine çevrim dışı olarak çok ölçütlü optimizasyon problemine dayalı bir ters optimal kontrolör tasarım yöntemi geliştirilmiştir. Bu yöntemde, birbirleriyle çatışan ölçütler olan hataların karelerinin karekökü (RMSE) ve kontrol aksiyonun karelerinin toplamı ifadelerini birlikte eniyileyecek biçimde ve global bir optimizasyon yöntemi olan BB-BC kullanılarak, bir ters optimal kontrolör tasarlanmıştır. Bilindiği üzere çok ölçütlü optimizasyon yönteminde birden çok optimal nokta olacağı açıktır. B

Investigating properties of ultra-high performance cementitious composites made with gypsum-contaminated aggregates

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2015 Yapı Bilim Dalı
Bu çalışmada, çok yüksek dayanımlı çimento esaslı kompozitlerin (ÇYDÇK) üretiminde alçı ile kirlendirilmiş ince agrega kullanımı araştırılarak, bu olağanüstü malzeminin içsel sülfat hücumuna karşı direnci ve ekonomik verimliliğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Su/bağlayıcı oranı 0,174 olan üç grup ÇYDÇK tasarlanmıştır. Birinci ve ikinci grup karşımlarda bağlayıcı olarak çimento, silis dumanı ve/veya öğtülmüş yüksek fırın cürufunun ikili ve üçlü kombinasyanları kullanılmış olup, hacımca %2 oranında çelik mikrolif katılmıştır. Üçüncü grup karşımlarda ise bağlayıcı olarak çimento ve silis dumanı kullanılmış ve lif katkısız olarak üretilmişlerdir. Her grupta beş farklı karışım yer almıştır. Bu karışımlarda SO3 miktarı doğal kum ağırlığının %0.11 ile %4.5 arasında değişmektedir. Her karışımdan üretilen ÇYDÇK numunlerine iki kür tipi uygulanmıştır: Sürekli su kürü, 80°C' de 48 saat buhar kürü daha sonra su kürü. Üretilen numunler üzerinde basınç dayanımı, yarmada çekme dayanımı, genleşme, kuruma büzülmesi ve ağırlık kaybı ölçülmüştür. Deneysel sonuçların desteklenmesi amacıyla taramalı elektron mikroskop, Enerji dağınımı spektrumu ve X-ışını kırınımı yötemleri ile iç yapı analizleri yapılmıştır. Ayrıca, geleneksel çimento harcı numunleri üzerinde de basınç dayanımı ve genleşme deneyleri ile mikroyapı analizi yapılarak sonuçlar karşılaştırılmıştır. Deney sonuçlarına göre, yüksek oranda sülfat içermesine rağmen ÇYDÇK numunlerinde basınç dayanımın arttığı ve genleşmenin ise önemsiz bir mertebede kaldığı, bu durumun özellikle buhar kürü uygulanan numunlerde daha belirgin olduğu tespit edilmiştir. Ancak, geleneksel harçlarda ise tersi bir davranış görülmüştür.

Investigating the developmental biology and management possibilities for two mesquite species [Prosopis farcta (Banks & Sol.) J.F. Mac.] and [Prosopis juliflora (Sw.) DC.]

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Çeti [Prosopis farcta (Banks & Sol.) J.F. Mac.], istilacı bir yabancı ot türü olup, genel olarak Türkiye'nin Doğu Akdeniz Bölgesindeki sulanmayan alanlarında sorun olmaktadır. Sudan Çetisi [Prosopis juliflora (Sw.) DC.] ise, Sudan'a 1990'lerin başında taşınmış olup, şu an ekim alanlarına ve doğal ekosistemlere büyük bir tehdit oluşturan istilacı yabancı ot türü haline gelmiştir. Bu araştırmada, iki Çeti türünün tohum çimlenmesi için sıcaklık gereksinimleri belirlenmiştir. Sonuç olarak, P. farcta ve P. juliflora için optimum çimlenme sıcaklıklarının sırasıyla 30?C ve 35?C olduğu saptanmıştır. Ayrıca, ön üşütme, ön ısıtma ve tohum kesme gibi bazı mekanik ve fiziksel işlemlerin bu iki yabancı ot türünün tohumlarının çimlenmesine olan etkisi incelenmiştir. Aynı zamanda, P. farcta'nın vejetatif büyümesi, gelişmesi ve çoğalması gibi fenolojik büyüme aşamalarını tarla koşullarında çalışılarak tespit edilmiştir. Yabancı ot biyolojisi ve mücadelesinden alınan sonuçları birleştirmek amacıyla birkaç sera ve tarla denemesi yürütülerek farklı herbisitlerin P. farcta ve P. juliflora üzerindeki etkinliği incelenmiştir. Sera denemelerin sonuçlarına göre, test edilen tüm herbisitlerin iki Çeti türü için etkili kontrol sağlamıştır. Tarla koşullarında ise, Çeti üzerinde sadece 2,4-D+picloram uygulaması kabul edilebilir bir etki göstermiştir. Çetinin biyolojik mücadelesine yönelik olarak, Çeti tohumu üzerinde beslenen böceklerin Çeti üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Biyolojik mücadele çalışmalarında, Bruchid familyasına ait beş tür tanımlanııp, Çeti mücadelesi için potansiyel Biyolojik mücadele etmenleri olarak kabul edilmiştir.

Investigating the digital readiness for academic engagement of international university students

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı
Bana söylerseniz unuturum. Bana öğretirseniz hatırlarım. Beni dâhil ederseniz öğrenirim. Benjamin FRANKLIN. Dijital teknolojiler, öğretme öğrenme sürecinde öğrencilerin aktif katılımı için bilinir. Bu nedenle dijital yeterlilik hem akademik başarı için hem de kendi kariyerlerinde kullanılmak üzere herhangi bir düzeyde üniversite öğrencileri için gereklidir. Bu çalışmanın amacı, üniversitede okuyan uluslararası öğrencilerin akademik dijital hazırbulunuşluk düzeylerini araştırmaktır. Bu araştırmanın katılımcıları, Afrika, Amerika, Asya ve Avrupa kıtalarından farklı fakültelerde, seviyelerde ve yıllarda öğrenim gören Gaziantep Üniversitesi Uluslararası öğrencileridir. 288 öğrenci (%64.2 erkek ve %35.8 kadın) üzerinde nicel tanımlayıcı bir anket yapılmıştır. Arapça, İngilizce ve Türkçe olmak üzere 3 farklı dilde tasarlanmış anketler uygulanmıştır. Anket aracı, Hung ve Kim (2018) DRAE ölçeğinden türetilen 17 madde ve 5 alt ölçek içermektedir; dijital medya bilinci, dijital araç uygulaması, bilgi arama becerileri, bilgi paylaşım davranışı ve dijital uygulama kullanımı. Bulgular, büyük ölçüde uluslararası üniversite öğrencilerinin dijital teknolojilerin akademik alanda kullanımına hazır olduklarını ortaya koymuştur. Bulgular, katılımcının cinsiyeti, coğrafi bölgesi, öğrenme yılı, öğrenme düzeyi ve öğrenim gördüğü fakülte konularında anlamlı farklılıklar (p ?0.05) olduğunu göstermiştir. Araştırmacı çalışmasının sonunda, öğrencilere ekstra dijital teknoloji ile ilgili derslere programda yer verilmesinive lise öğrencileri tarafından dijital teknolojiye erişimin üniversite düzeyinde kullanımına ortam hazırlamasını önermiştir. Anahtar Kelimeler: Dijital Hazırbulunuşluk, Öğrenci Katılımı ve Uluslararası Öğrenciler.

Investigating the effect of different feature selection strategies for classification of gene expression signatures of tumor cells

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Bilgisayar Mühendisliği Bilim Dalı
Bu tez çalışması, göğüs kanseri mikrodizi gen ifade veri kümelerinde uzak metastaz tahminini ele almaktadır. Bunu başarmak için, bu meme kanseri mikrodizi veri kümelerinde gen seçimi ve sınıflandırılma algoritmalarından faydalanılmıştır. Veri kümeleri, binlerce genin eşzamanlı analizini mümkün kılan mikrodizi teknolojisi ile ölçülen çok sayıda genin sayısal ifade seviyelerini içermektedir. Bu tezde, çalışılan veri kümelerinden anlamlı ve güvenilir tahminler üretmek için gerçekleştirdiğimiz, veri kümelerinin elde edilmesi, veri örneklerinin etiketlenmesi, veri önişleme ve normalleştirme, diferansiyel ifade analiz prosedürleri, makine öğrenme gen seçimi ve sınıflandırma algoritmalarının uygulanması, bireysel gen seçimi algoritmalarından elde edilen gen alt kümelerinin sınıflandırma performansının analizi konularını ele aldık. Bunun yanında, kullandığımız farklı bireysel makine öğrenimi ve diferansiyel ifade öznitelik seçimi tekniklerinde yaygın olan genlerin örtüşen gen alt gruplarından kaynaklanan sınıflandırma doğruluğu konularını açıkladık.

Investigating the effectiveness of fasttext word representation technique for assignining bug reports

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Bilgisayar Mühendisliği Bilim Dalı
Yazılım hataları genellikle yazılım yaşam döngüsü sırasında tanımlanır. Temelde insan hataları, kötü program tasarımı veya test yapılmadan erken dağıtım nedeniyle bir hata oluşturulabilir. Ancak bu hataların atanması, yazılım geliştirme sürecini potansiyel olarak ihlal edebilir. Bunun nedeni, hata raporlarını atama sürecinin genellikle manuel olmasıdır, bu da atama sürecini uzun, zor ve hatalara açık hale getirir. Hata raporlarının atanması sürecinde kullanılan zamanı ve maliyeti azaltmak için birçok sınıflandırma tekniği önerilmiştir. Ancak, bu sınıflandırma tekniklerinin performansı, veri kümesinin karmaşıklığı ve sınıf sayısı nedeniyle azalmaktadır. günümüzde derin öğrenme algoritmaları bu konuda büyük verimlilik göstermiştir. Derin öğrenme algoritmaları, karmaşık ve yapılandırılmamış veri kümelerinde daha iyi sonuçlar verir. Verileri anlamak ve daha iyi sınıflandırma sonuçları elde etmek için metin verilerini sayısal değerlere dönüştürmek önemlidir. Genellikle klasik kelime temsil yöntemleri, metin verilerinin anlamsal ve sözdizimsel anlamını yakalamada düşük performans gösterir. Araştırmamızda, Convolution sinir ağı (CNN) ile kelime temsil tekniği olarak FastText kullanan bir model öneriyoruz. FastText, kelime analojileri, anlamsal ve sözdizimsel vb. gibi metnin önemli bilgilerini yakalar. Önerilen modelimiz farklı veri setleri üzerinde test edilmiş ve Top-K geliştirici doğruluklarını vermiştir. Modelimiz geçmiş araştırmalarla karşılaştırıldığında daha iyi sonuçlar vermektedir.

Investigating the effects of bentonite nanoparticles and sorbitol addition on PVP-CMC-gums hydrogel films for biomedical applications

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
Her geçen gün polimerler, özellikle biyomedikal uygulamalarda giderek daha fazla kullanılmaktadır. Bu çalışmada, çeşitli bileşenler kullanılarak sekiz farklı hidrojel filmi oluşturuldu. PVP-CMC sakızı esaslı hidrojel filmler, Bentonit filmleri durumunda oda sıcaklığında dökülerek ve kurutularak yapılırken, PVP-CMC sakızı esaslı hidrojel filmleri, Sorbitol eklenmesi durumunda yavaş yavaş bileşenler eklenerek ve karıştırılarak yapılmıştır. Ancak, Bentonit kili ve Sorbitol'ün hidrojel filmler üzerindeki etkilerine ilişkin daha fazla araştırma yapılması gerekiyordu. Çeşitli fiziksel, mekanik, termal ve diğer özellikler, SEM, FTIR, şişme, temas açısı, biyolojik ve termal bozulma ve çok sayıda başka analiz dahil olmak üzere çeşitli analitik yöntemler kullanılarak kanıtlandı ve araştırıldı. Birincil sonuçlar, bu filmlerin ilaç yükleme ve diğer uygulamalar için kullanılabileceğini ima eden çapraz bağlama bağlarının oluşumunu gösteren yeni zirveleri ortaya çıkardı. Bulgulara göre, Sorbitol ve Bentonit'in eklenmesi filmlerin tüm özelliklerini iyileştirdi ve etkinliklerini artırdı. PCXB ve PCGB filmler üstün mekanik özellikler, yüzey hidrofobikliği, geçirgenlik, şişme, termal kararlılık ve ilaç salma özellikleri sunar. Sorbitol durumunda filmlerin sırası renk, yüzey suyu geçirgenliği, geçirgenlik, biyolojik bozunma ve ilaç salımı açısından değişse de, yine de en iyi PCGS'yi seçebiliriz. Bu tez ayrıca bu filmlerin ilaç dağıtımı, kök dolguları, kontakt lensler, doku mühendisliği, bandajlar ve daha fazlası dahil olmak üzere çeşitli biyomedikal uygulamalarda kullanılabileceğini göstermiştir.

Investigating the impact of mobile telecom service characteristics on consumer satisfaction in Uganda

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Doktora İngilizce 2021 İşletme Yönetimi Bilim Dalı
Servqual literatürü, yürütülmesi gereken bağlamsal bir çalışmaya ihtiyaç duyulana kadar akademisyenlerin arasında yer aldı. Bağlamsal bir araştırmaya duyulan ihtiyaç, akademi alanındaki çeşitli çalışmalar tarafından ele alınmayan ülkeye özgü fenomenleri ele almaktır. Telekom şirketleri, insanların farklı coğrafi konumlarda bile iletişim kurmasını sağlayan uzun zamandır varlığını sürdürmektedir. Bununla birlikte, bazı nedenlerden dolayı bu sektördeki gelişimde ve abonelik sayılarında büyük bir dalgalanma olmuştur. Bu çalışmanın Uganda bağlamına yönelik olduğu düşünüldüğünde, ülkeye giren ve çıkan birçok telekom şirketi olduğu açıktır. Müşteri memnuniyeti, bu şirketleri duvara asan olasılıklardan biridir ve birçok kişiyi ya gelişmeye ya da daha doğrusu bir çıkışa hazırlanmaya zorlar. Bu tür nedenlerden dolayı, bu çalışmanın amacı, tüketici satın alma davranışına ilişkin mevcut uygulamaları ve araştırmaları analiz etmek ve Uganda'daki mobil telekom hizmetleri müşterilerinin Servqual modelini bir değerlendirme aracı olarak kullanarak memnun olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Çalışma, Uganda'dan 511 katılımcıdan oluşan bir örneklemle nicel anket kullandı. Bu çalışmanın verileri çevrimiçi anket yöntemi kullanılarak toplanmış ve SPSS sürüm 21 ile analiz edilmiştir. Veriler daha sonra modeli test etmek için regresyon modelleme tekniği kullanılarak ampirik olarak test edilmiştir. Analizden elde edilen sonuçlar, Servqual modelinin Uganda kenti bağlamında müşteri memnuniyetini olumlu etkilediğini göstermektedir. Çalışma aynı zamanda güvenilirlik, duyarlılık ve empatinin Uganda kentinde yaşayanlar tarafından üst sıralarda yer aldığını öne sürüyor.

Investigating the spatiotemporal changes of land use / land cover and ecosystem services over three periods in yuvacik

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2019 Diğer
Bu çalışma, 1972, 2004 in 2015 yıllarında Yuvacık planlama birimindeki ormanların zamansal ve konumsal değişimini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Çalışma alanında belirlenen değişimleri izlemek ve meşcerelerin toplam alanını belirlemek için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknikleri ve ArcGIS 10.3TM programı kullanılmıştır. Arazi kullanımı ve arazi örtüsü değişimi, gelişim çağı, toprak kaybı, su üretimi, karbon depolama, yangın duyarlılık indeksi, biyolojik çeşitlilik gibi orman dinamiklerinde 43 yıl boyunca meyda gelen değişimler zamansal ve konumsal olarak analiz edilmiştir. Toplam 12092.1 ha alana sahip olan Yuvacık planlama biriminde; arazi kullanımında özel ormanlar ve kadastro dışı alanlar oluşurken, baltalık ve saf Meşe alanları ortadan kalkmış ve açıklık alanların %99'u yerleşim alanına dönüşmüştür. Bozuk ve karışık ormanlar giderek azalmış ve buna karşın saf Kayın meşcerelerinde alansal olarak büyük değişimler olmamıştır. 3 kapalı ormanlarda 1972 yılından 2015 yılına kadar %42 oranında artış olmuştur. Karbon depolama miktarları 1972, 2004 ve 2015 yıllarında sırasıyla 1071.3 Gg, 1122.8 Gg ve 1090.6 Gg hesaplanırken, hektardaki karbon yoğunluğu 1972'den 2015'e kadar geçen sürede 100 Mg/ha'dan 300 Mg/ha'a çıkmıştır. Bununla birlikte, 1972 yılından 2015 yılına kadar, toprak kaybı 1 milyon ha y-1 ve su üretimi 1,6 milyar m3 ha-1y-1 azalmıştır. Yuvacık planlama biriminde 1972, 2004 ve 2015 yıllarında sırasıyla 6.13, 5.99 ve 6.30 yangın duyarlılık indeksi (FSI) hesaplanmış ve planlama biriminin 2. derece yangın duyarlılığına sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, biyolojik çeşitlilik endeksleri dikkate alındığında Yuvacık ormanlarının olumlu yönde seyir gösterdiği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Zamansal ve konumsal değişim, Ekosistem hizmetleri, Yangın duyarlılık indeksi, Karbon depolama, Su üretimi,Toprak kaybı, Biyolojik çeşitlilik

Investigating the use of water for electricity generation at Turkish power plants

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Enerji sektöründe su tüketiminin yüksek olması ve su kaynaklarına erişimin sınırlı düzeyde olması nedeniyle su ve enerjinin karşılıklı ilişkisi son zamanlarda daha da önem kazanmıştır. Enerji üretimi suyun kullanımı yoğun olan bir süreçtir, ve su yakıt ekstraksiyonu, yakıt imalatı ve elektrik üretimi işlemlerinde yoğun şekilde kullanılmaktadır. Bunlar arasında elektrik üretimi suyun en yoğun kullanıldığı prosestir. Bu nedenle, elektrik santrallerinde elektrik üretimi sırasında tüketilen su miktarının araştırılması enerji-su bağlantısı içinde önemli bir konu haline gelmiştir. Son yirmi yıldır, Türkiye'nin enerji ve elektrik talebi hızla artmaktadır. Türkiye'de hızla artan elektrik talebini karşılamak için yakın gelecekte daha fazla termik santral inşa edilmesi beklenmektedir. Bu çalışmada, Türkiye'de bulunan elektrik santrallerindeki elektrik üretimi için gereken su tüketimi araştırılmıştır. Bu çalışmanın temel amaçları; Türkiye'de halihazırda kullanılan her yakıt türü bazında 1 GWh elektrik üretmek için tüketilen su miktarını belirlemek ve artan talebi karşılamak için yakın gelecekte inşa edilmesi beklenen santrallerdeki su tüketimini azaltmanın yollarını araştırmaktır. Çalışmanın ilk aşamasında; 1500'den fazla elektrik santrali için kurulu güç, yakıt ve teknoloji türleri, elektrik üretimi ve - eğer ulaşılabilmişse - soğutma sistemi tipi bilgileri temin edilmiş, soğutma sistemi su tüketimi faktörleri, yenilenebilir enerji potansiyeli ve elektrik talebi tahminleri çeşitli kaynaklardan toplanmıştır. Daha sonra veriler, mevcut elektrik santrallerinin su tüketimini ve 2016 yılında Türk elektrik sektöründeki toplam ve üretim başına su tüketimini belirlemek için analiz edilmiştir. Kurulu güce dayalı analiz sonuçlarına göre, santrallerin %44'ü soğutma sistemi olarak açık devre veya kuru soğutma sistemine göre daha çok su tüketen, ıslak soğutma kulelerini kullanmaktadır. Ayrıca, kömür/linyit yakıtlı elektrik santralleri, 2016 yılı elektrik üretiminde kullanılan toplam 188 milyon m3 suyun %71'ini tüketiği belirlenmiştir. Analizler aynı zamanda, 2016 yılında 1 GWh elektrik üretmek için santrallerin soğutma sistemlerinde 693 m3 suyun tüketildiğini göstermektedir. Çalışmanın bir sonraki aşamasında, yakıt türü karışımlarına dayalı çeşitli senaryolar ile toplam ve üretim başına su tüketimi ve tasarrufunu belirlemek için analizler yapılmıştır. Uzun Vadeli Enerji Alternatifleri Planlama (LEAP) programı kullanılarak 2017 ve 2035 yılları arasındaki en az su tüketimi sağlayan yakıt karışımı türü optimizasyon yaklaşımları ile belirlenmiştir. Uygulanan tüm senaryolardaki su tüketimi sonuçları karşılaştırıldığında, ıslak soğutma kulesi tabanlı senaryolar en yüksek miktarda su tüketimlerine yol açtıkları belirlenmiştir. Buna karşın, kuru soğutma sistemi tabanlı senaryolar, diğer senaryolar içinde en düşük su tüketimini sağladığı tespit edilmiştir. Kuru soğutma sistemlerinin diğer sistemlere göre daha çok tercih edildiği kabul edilen senaryoya göre 2016 ve 2035 yılla

Investigation of Afghanistan network infrastructure for cyber security

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2018 Diğer
Anahtar Kelimeler: Siber güvenlik, siber saldırılar, siber savaşlar, güvenlik açığı, gizlilik, bütünlük, ağ altyapısı, iletişim ve bilgi sistemleri. Global endüstriler büyük ölçüde bilgi ve veri güvenliğine yatırım yapıyor. Sanal iletişim zamanında, herhangi bir topolojisinde, öncelikle geçerlik ve güvenliği garanti altına almalı. Aksi takdirde bu tür iletişim karmaşık sorunlara ve kaynakların ağlar üzerinde zarar görmesine neden olur. Halbuki iletişim sistemleri savunmasızdır, Ülkenin bilgi bütünlüğüne, gizliliğine ve kullanılabilirliğine güvenmesi, siber güvenliğinin yetersizliğinden tam tersidir. Aslında, iletişim sistemleri veya internet öncelikle odaklı veya insan zihnindeki güvenlikle tasarlanmamıştır. Diğer bir deyişle, çok sayıda ağ bileşeninin koordinasyonu, öncelikle hava-arayüzü üzerinden kurulan veya ağ üzerinden önceden tanımlanmış protokoller altında fiziksel olarak entegre edilmiş güvenli bir bağlantıya ihtiyaç duyar. Ayrıca, bir hükümetin gerçekleştirme sorumluluğundan biri, siber ortamda ya da gerçekçi saldırı ve tehditlerle mücadele etmek için bir caydırma ekibi ya da teşkilatı oluşturmaktır. Modern iletişim sistemlerinde, siber saldırılar casusluk açısından gittikçe artmaktadır ve bilgi sistemlerine ciddi zarar vermek suretiyle siber alanın geleceğinde büyük bir sorun çıkarmaktadır. Öte yandan, Afganistan hükümeti, herhangi bir dışa bağımlı siber saldırılara karşı iyi tanımlanmış bir stratejiye sahip değilken, casusluktan sorumlu olan ve Afganistan'daki siber alanda katastrofik sorunlar çıkaran ülkelerden aktarılan değiştirilebilir verilerin büyük bir çoğunluğu bulunmaktadır. Bu sorunlar dikkate alındığında, bu çalışma Afganistan'da siber saldırılar ve siber istismar, bilgi güvenliği ile ilgili zorluklar, siber saldırıların mevcut Afganistan ağ altyapıları üzerindeki etkileri ve analizleri de dahil olmak üzere siber tehditlerle ilgilidir. Siberayla ilgili belirgin ve belirgin olmayan siber saldırılar için bir şekilde çözümün yanı sıra, mevcut ve gelecekteki siber krizin, modellerin ve simülasyon özelliklerinin bu raporun kısmen bir bölümünde analizi tanımlanmıştır. Bununla birlikte, güvenlik açısından Afganistan'ın mevcut siber durumuna, yaygın gelecekteki siber güvenlik ve siber güvenlik zorluklarına ilişkin sorunlar da bu raporda gösterilmektedir.

Investigation of biodegradability of polyethylene under anaerobic conditions and evaluation of its potential for biogas production

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2021 Diğer
Son yıllarda plastik kirliliğindeki artış, büyüyen bir çevre sorunu haline gelmiştir. Günümüzde en kalıcı kirleticilerden biri polietilen (PE) olup bozulmaya karşı yüksek direnci nedeniyle doğada kolayca birikir. Ancak son zamanlarda polietilen atıkları parçalayabilen teknikler üzerinde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada temel amaç, üç farklı teknikle muamele edildikten sonra anaerobik koşullarda PE'nin biyolojik olarak parçalanma olasılığını araştırmak ve malzemenin biyogaz üretimi için potansiyelini değerlendirmektir. Bu amaçla kullanılan teknikler (ön işlemler), UV radyasyonuna maruz kalma ile foto-oksidasyon (POxUV), KMnO4 ile mikrodalga destekli oksidasyon (MAOx) ve K2S2O8 ile termal oksidatif bozunmadır (TOD). Çalışmada polietilenin en yaygın iki formu olan, ticari plastik torbalar (filmler) biçiminde, düşük yoğunluklu ve yüksek yoğunluklu polietilen (sırasıyla LDPE ve HDPE) kullanılmıştır. Ön muamelelerin PE numunelere uygulanmasından sonra, sadece MAOx yöntemi ile LDPE numunelerin oksitlenmiş olduğu, malzemenin hidrofobikliğini azaldığı ve dolayısıyla sadece bunların biyolojik bozunma için uygun olduğu görülmüştür. Anaerobik bozunma, termofilik koşullarda (55°C) toplam 125 gün süreyle gerçekleştirilmiştir. Sekiz numuneden ikisi, ko-substratlar olarak glikoz ve asetik asit kullanılarak birlikte bozunmaya tabi tutulmuştur. Deney süresi bittikten sonra numuneler alınmış ve analiz edilmiştir. Ön işleme tabi tutulmuş PE'nin gerçekten de bir dereceye kadar biyolojik olarak parçalanabileceği görülmüştür. FTIR, transmitans değerlerinde genel bir düşüşün yanı sıra CH3 oluşumunu ve sonuç olarak polimerik zincir kesilmesini gösteren 1377 cm-1'de bir sinyalin ortaya çıktığı veya yoğunlaştığı gözlenmiştir. Biyogaz üretimi ile ilgili olarak, numuneler arasında toplamda minimum 536,8 mL ve toplamda maksimum 1474,5 mL kümülatif biyogaz üretimi bulunmuştur. Deney süresinin sonunda, PE numunelerinin kümülatif biyogaz üretimi artmaya devam etmekte olup, bu durum çok yavaş bir hızda olmasına rağmen daha fazla bozulma potansiyeli olduğu anlamına gelmektedir. Anahtar kelimeler: polietilen, ön muamele, oksidasyon, anaerobik, biyobozunurluk, biyogaz.

Investigation of biodiesel production from safflower oil

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2015 Diğer
Bu çalışmada, öncelikle aspir yağının özellikleri; asit değeri, iyot değeri, peroksit değeri, sabunlaşma sayısı, kinematik viskozitesi ve yoğunluğu belirlenmiştir. Daha sonra aspir yağının bazik-katalizör varlığında transesterifikasyon reaksiyonu ile biyodizele ester içeriği araştırılmıştır. Yağ/etanol oranı (1:3, 1:6 ve 1:9), sodyum metoksit (NaOCH3) katalizör konsantrasyonu (%0.25, %0.50, %0.75 and %1.00) gibi değişkenler incelenmiş ve karıştırma hızı 600 rpm ve reaksiyon sıcaklığı 65±1°C deney koşullarında sabit tutulmuştur. Aspir yağının yağ asidi metil esterlerine veriminin incelenen şartlarda en iyi verim, 1:6 yağ/etanol oranı, % 1.00 sodyum metoksit katalizör konsantrasyonu, 600 rpm karıştırma hızı ile, 65±1°C reaksiyon sıcaklığında ve 20 dakikalık reaksiyon süresinde %99.2 ile gerçekleşmiştir. Yağlı asidi metil esterlerinin karakterizasyonu (FAMEs) Iatroscan MK-6s (TLC/FID) cihazı tayin edilmiştir.

Investigation of electricity and hydrogen production potential from solar/wind hybrid system in Iraq

Thesis Number level Language Year Bilim Dalı
Yüksek Lisans İngilizce 2017 Diğer
Artan enerji talebi ve fosil kökenli mevcut enerji kaynaklarının çevreye ve insan verdiğe zarardan dolayı çevre dostu ve tükenmez enerji kaynaklarını aramak zorunluluk haline geliyor. Özellikle son yıllarda çevre kirliliği, toksik emisyon, küresel ısınma sorunlarını aşmak ve fosil yakıt bağımlılığını azaltmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgi oldukça arttı. Bu çalışmada, Irak'ta yer alan Basra, Wasit ve Anbar şehirleri için güneş/rüzgar hibrit enerji sistemi ile elektrik üretim ve hidrojen üretim potansiyelleri araştırıldı. Bu amaç doğrultusunda, elektrik üretimi için farklı hub yüksekliklerinde (50 m, 80m, 100m ve 120m) farklı güçlerde (500 kW, 900 kW, 1300 kW ve 2000 kW) çalışan rüzgar türbinleri ile farklı iki güneş pilinden (Panasonic-330W ve Kyocera-315W) oluşan hibrit sistem incelendi. Daha sonra, hidrojen üretim potansiyeli araştırmak için güneş/rüzgar hibrit sistemine farklı güçlere sahip elektrolizör (48 kWx18, 215 kwx4, 430 kWx2 ve 860 kWx1) entegre edildiği düşünülerek her bir durumdaki hidrojen üretim miktarları araştırılmıştır. Ayrıca, ele alınan her bir durum için üretim maliyetleri de araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, ele alınan şehirler içinde Basra şehrinin en yüksek elektrik enerjisi ve hidrojen üretim potansiyeline sahip olduğu bulunmuştur.